5 Aralık 2017 Salı

Malihulya Ya Da Melancholia



Dünyanın sonunun geleceği aylar öncesinden bellidir ve insanoğlu  bu gerçeği istemeden kabullenmiş son geceye, yeni yıla girecekmiş gibi  hazırlanmaktadır.  Son an geldiğinde fonda çalan Quantanamera şarkısı ile ekran beyaza düşer ve ben yıllarca unutamayacağım bir sekansı hafızama kazıyarak  sinemadan ayrılırım. Yıl 1999, İstanbul Film Festivali, aylardan Nisan.





O güne değin izlemediğim türden bir “kıyamet” filmidir bu… Last Night (Son Gece); Kanadalı oyuncu Don McKellar’ın ilk uzun metrajlı filmi.  Patlamalı, koşuşturmalı, nefes tutmalı felaket filmlerine inat Quantanamera eşliğinde beni ağlatan ilk uzun virajlı filmim…
Sonraları  kimi zaman düz, kimi zaman dik, kimi zaman az ya da çok virajlı filme saptım. Bazen yönetmenin, bazen oyuncunun, bazen de hikâyenin büyüsüne kapılıp seçimler yaptım.






Bu sefer  ismiyle kendini bana gösterdi. Melankoli. Afişe yaklaştım. Kirsten Dunst gelinliğiyle kendini sulara bırakmış yatıyordu. Kulağımda Nick Cave, Kylie Minague ile düete başladı; “Where the wild roses grow…”


Filmlerinin çoğunu beğenerek izlemekle birlikte Lars Von Trier hayranı olduğumu söyleyemem size. Bazen uzak, bazen de yakın bulmuşumdur kendime. “Dalgaları Aşmak” onu ayrı tutuyorum hepsinden. Afişi; oyuncunun, yönetmenin ve filmin adını duyunca melankoli dalgaları aşıp bana ulaştı. Filmler üzerine hiçbir ön bilgi edinmeden; gözümü, kulağımı kapayarak izlemek isterim filmi. Bu da öyle oldu. Kapattım kendimi dünyaya ve sonunda melankoli ile baş başa…
Şayet filmi izlemediyseniz buradan sonra yazacaklarımı okumanızı önermem. Hızla sayfanın altına gidin ve mavi resimden itibaren okumaya devam edin. Yok ben filmi izledim ve her şeyi duymaya hazırım diyorsanız, buyurun sayfa sizin…
İki bölümden oluşuyor film. İki kız kardeşin adını alıyor bölümler; Justine (Kirsten Dunst) ve Claire (Charlotte Gainsbourg).  






Justine:
Büyük bir düğünle başlıyor filmimiz. Justine ile Michael’ın düğünü. Gelinin ablası Claire ve kocası John (Kiefer Sutherland) tarafından hiçbir masraftan kaçınılmayacak şekilde organize edilmiş, sabaha dek sürecek bir eğlence. Justine hüzünlü. Bir gelin için hüzün az laf. Mutsuzluk yüzünden okunuyor. Büyük malikâneye kapıdan girerken gözü gökyüzüne takılıyor. Samanyolu’ndaki kırmızı renkli yıldızı fark ediyor. Amatör astronom John, onun Akrep takım yıldızının kalbi Antares  olduğunu söylüyor.
Gecenin yıldızı olarak Justine’in kendi düğününe konsantre olamadığını, gece boyunca herkesten ve her şeyden kaçtığına tanık oluruz. Bir ara tek başına gidip gökyüzüne bakar, küçük yeğeni Leo’yu yatırır, küvete yayılır ve hatta yeni tanıştığı patronunun yeğeniyle kaçamak sevişir. Ve gecenin sonunda damat Michael onu terk ederek başlamadan bir evliliği sona erdirir. Ertesi gün kız kardeşiyle at binen Justine, kırmızı yıldızı gökyüzünde görememektedir.


Claire:
Ağır bir depresyon geçiren Justine bir süre önce düğünün yapıldığı ablası Claire ve eniştesi John’un malikânesine yerleşir. Yemek yemiyor, banyo yapmayı reddediyor, neredeyse hareket bile edemiyordur.
Kız kardeşiyle ilgilenen Claire’i huzursuz eden daha büyük bir sorunu vardır. Güneşin ardında gizli duran Dünya benzeri  oldukça büyük mavi bir gezegen olan Melankoli görünür olmuş, Dünya’ya yaklaşmaktadır. Bu durum eşi John’u oldukça heyecanlandırır. Bilim insanları  tarafından Dünya’nın yanından geçip gideceği söylenen Melankoli’yi oğluyla birlikte daha net izleyebilmek için teleskop bile satın almıştır.  Claire de heyecanlıdır ama onun heyecanı daha çok tedirginlikle örülüdür. Bazı bilir kişiler bu geçip gitme durumunu “Dünya ve Melankoli’nin Ölüm Dansı” olarak tanımlıyordur. John her ne kadar Claire’i rahatlatmaya çalışsa da Melankoli tüm ihtişamı ile ürpertici biçimde Dünya’ya doğru gelmektedir.
Kız kardeşi ile at binen Justine gökyüzünde Melankoli’yi ilk gördüğü an çok sevdiği atını dövmeye başlar. Artık bir sonun başlangıcına girdiğini hissetmektedir.



Evet Justine’in önsezileri oldukça güçlüdür ve nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde olacakları hissedebiliyordur. O andan itibaren Melankoli gezegeni Dünya’ya yaklaşırken Justine’in içindeki melankoli uzaklaşmaya başlar. İlk bölümde düğünü kontrol etmeye çabalayan ablası Claire ise tüm soğukkanlılığını kaybetmiş, ne yapması gerektiğini bilememektedir. Claire geceleri korkudan uyuyamazken, Justine mavi gezegenle bütünleşmektedir.

Dünya zaten tüm pislikleriyle yaşanılası bir yer değildir ve bu yüzden Justine içindeki melankoliyi bir yana atıp yaklaşmakta olan Melankoli’ye kollarını açar.
İlk bakışta gerçekten mavi gezegen Dünya’ya selam verip gidiyor gibidir. Uzaklaşmakta olan Melankoli Claire’i ve John’u rahatlatır. Fakat sabah Claire eşi John’u ahırda atların yanında intihar etmiş olarak bulur. Melankoli geçip gitmemiştir, Dünya’ya daha da yaklaşmıştır. Yapacak bir şey yoktur. Claire önce oğlu Leo’yla kaçmaya çalışsa da dakikalar içinde kaçacak da bir yer olmadığını anlar.
Justine’in düğününü titizlikle organize etmeye çalışan Claire, kendilerini bekleyen sonu organize etmeyi başaramaz. Ne kendini, ne de oğlunu teskin edebilir. Düğün günü kendini kaybeden Justine ise ablasının tersine bilge bir edayla küçük Leo’ya korkmaması gerektiğini, sihirli bir mağara inşa ederek, onu gezegenden koruyacağını söyler.





Eski dilde malihulya Türkçe’de karasevda olarak bilinen melankoli; insanı ortada somut bir gerekçe yokken dahi mutsuzluk haline sokan ve yalnızlığa iten ruh halidir. Bir kara deliktir insanı yutan, dünyasını parçalayan… 
Lars Von Trier’in Melankoli’si de insanı bir karadelik gibi kendine çekiyor. Felaketler içten dışa, dıştan içe doğru gelebilir. Melankolik bir patlama dünyanızı yok edebilir. Don McKellar’ın Son Gece filminden sonra pek çok felaket filmi izledim. Ama yıllar sonra  Melankoli ile birlikte  Quantanamera çaldı yine içimde…

Meraklısına:
.Justine'in gelinliğiyle elindeki çiçek buketiyle çay üzerine uzanmış hali, John Everett Millais'ın "Ophelia " isimli tablosundan esinlenerek tasarlanmıştır.
.Lars Von Trier’in “Dalgaları Aşmak” filmindeki damat Stellan Skarsgård, Melonkoli filminde Justine’in patronunu oynarken, oğlu Alexander Skarsgård  bu sefer damat rolündeki Michael’ı oynamaktadır.
. Justine rolü için önce Penélope Cruz düşünülmüş ama Karayip Korsanları’nı bırakamayan Cruz’un yerine Kirsten Dunst getirilmiş.
.Film süresince John golf sahasında 18 adet delik bulunduğunu özellikle vurgular. Ama finale doğru Claire  yanında bayrağı bulunan 19. deliğin yanından geçer. Lars Von Trier’e göre “19.Delik” Limbo’dur; Cehennemin sınır noktası…


Candan Selman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

“Palyaço Söyledi Ben Yazdım”

  Pek çok kültürde eğlence figürü olarak kabul edilen palyaçolar, maskelerinin altına sakladığı yüzlerinden olsa gerek, komik oldukları kada...