tag:blogger.com,1999:blog-35768246116889820302024-03-18T21:07:02.802-07:00Candan SelmanCandan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.comBlogger30125tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-86566607409098873722024-02-19T04:13:00.000-08:002024-02-19T04:13:06.561-08:00“Palyaço Söyledi Ben Yazdım” <p><span style="font-family: verdana;"> </span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: verdana;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8krjb4-UscH8QGbU5coVNJPKI9aEkAoq57BJNfP93NNG21hVrvbEVukdXEPCYOT87vmjFJdHy7DbGQ-zDp-Brq-rdV8suM4WMkupX53Qmjy-UWIJJxCu9ucQ4tErtz4c341R0tqelKgpOkaQ9e4pUng7TmATODZyJ7kHcTdfWXU7qTpC-xaeS6j8NtTPx/s1000/maxresdefault.webp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1000" height="230" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8krjb4-UscH8QGbU5coVNJPKI9aEkAoq57BJNfP93NNG21hVrvbEVukdXEPCYOT87vmjFJdHy7DbGQ-zDp-Brq-rdV8suM4WMkupX53Qmjy-UWIJJxCu9ucQ4tErtz4c341R0tqelKgpOkaQ9e4pUng7TmATODZyJ7kHcTdfWXU7qTpC-xaeS6j8NtTPx/s320/maxresdefault.webp" width="320" /></a></span></div><span style="font-family: verdana;"><br /></span><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Pek çok
kültürde eğlence figürü olarak kabul edilen palyaçolar, maskelerinin altına
sakladığı yüzlerinden olsa gerek, komik oldukları kadar ürperticiler de.
Koulrofobi, Yunanca'da tahtabacak anlamına gelen ""κωλοϐαθριστής""
kelimesinden türemiş. Anlamı; Palyaço Korkusu. Dayak yiyen, yere düşen,
ıslanan, şaşıran kısaca insanları güldürmek için komik hareketler sergileyen bu
kadar renkli bir tiplemeden korkmak, kapatılmış bir yüzün yarattığı bir duygu
olsa gerek. Gizlenmiş bir yüzün ardında yatanın iyi mi kötü mü olduğuna karar
verememek, varlığı bir tehdit unsuru olarak algılamak, bu özgül fobinin kaynağı
olabilir.<o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Palyaço
fobisinin altında yatan nedenlerin başında çocuklukta izlenmiş, bilinçaltında
yer etmiş korku filmlerinin de olduğunu söylesek hata yapmış olmayız sanırım.
Hangimiz romandan sinemaya uyarlama Stephen King’in palyaçosu Pennywise’dan,
O’dan korkmadık ki? Kimi filmlerde karakterler saklanmak, kaçmak yerine
korkularının üzerine gidiyorlar. Tıpkı 2009 yapımı Zombieland filminde olduğu
gibi. Yaşanan zombi felaketinin ardından, post apokaliptik bir dünyada karakter
lunaparkta karşılaştığı zombi palyaçoyu öldürerek, korkusundan arınır.<o:p></o:p></span></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHpE11-zC6nuXR-z0FnqCT4S8S9XhfbaixyeBfo7BVKaZ7bFBtqLp2vklk-NGpwvEyBdKxXBdfndF1AtzKSspXTPHOZo3UcnVVI8mSQ52KjNr3Zxt8v4Uq-D0ew0FvCk8RaW8gpuYlRMxeX62ZYqq-E5lHwkZEiamiyw0iB68cajvUWGvvuNwiuIfXlbPz/s420/clown.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="420" data-original-width="300" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHpE11-zC6nuXR-z0FnqCT4S8S9XhfbaixyeBfo7BVKaZ7bFBtqLp2vklk-NGpwvEyBdKxXBdfndF1AtzKSspXTPHOZo3UcnVVI8mSQ52KjNr3Zxt8v4Uq-D0ew0FvCk8RaW8gpuYlRMxeX62ZYqq-E5lHwkZEiamiyw0iB68cajvUWGvvuNwiuIfXlbPz/s320/clown.jpg" width="229" /></a></div><br /><span style="font-family: verdana;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Genelde
korku filmlerini kurbanın gözünden görür, hikayeyi kurbanın bakış açısıyla
değerlendiririz. Bu bağlamda katilden, yaratıktan, kötü varlıktan korkarız.
Kurbana üzülür, kaçsın, saklansın, kurtulsun isteriz. 2014 yapımı Jon Watts
filmi Clown “Palyaço” bu zincirin dışına çıkıyor ve bizi canavarın
psikolojisiyle tanıştırıyor. Filmin yapımcıları Jon Watts ve Christopher D.
Ford 2010 yılında filme sahte bir fragman çeker ve videoya “Korkunun ustası Eli
Roth’tan” yazarlar. <o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Fragmanı
izleyen Roth fikirden hoşlanır ve filme desteğini verir. Ve film 2014’te
izleyicisiyle buluşur. <o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Jack’in
doğum günü partisi vardır. Partinin sürpriz konuğu ise bir palyaço olacaktır.
Ama organizasyonda bir sorun olur ve palyaço gelemez. Bunu haber alan Jack’in
babası Kent soruna bir çözüm bulacaktır. Emlak işiyle meşgul olan Kent, evin
birinde eski bir sandık içerisinde tozlu bir kostüm bulur. Zamanlama
mükemmeldir. Kent palyaço kostümünü giyer, eve gider ve partiyi kurtarır. Fakat
bir sorun vardır. Kostüm Kent’in üzerinden çıkmayacaktır. <o:p></o:p></span></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirX4bHhPo7TATXIlMGvYBeLc19T6qJjglzDqYEX9PcLEvdq4Q4AGGy7tv6xj2noqWZO7bm6WklUH2Isli5XSsQZf-Tk4QU6rBZgQd4peaZnBpugpOxfks5Int8ommf6CQhrbrdXZBZ-z3tC_ghoBWvlSBgjhQx45OW8RZOxKNRJuZIiKRd7NSRQLkX1ByL/s640/eli-roth-clown-trailer-2.webp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="292" data-original-width="640" height="146" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirX4bHhPo7TATXIlMGvYBeLc19T6qJjglzDqYEX9PcLEvdq4Q4AGGy7tv6xj2noqWZO7bm6WklUH2Isli5XSsQZf-Tk4QU6rBZgQd4peaZnBpugpOxfks5Int8ommf6CQhrbrdXZBZ-z3tC_ghoBWvlSBgjhQx45OW8RZOxKNRJuZIiKRd7NSRQLkX1ByL/s320/eli-roth-clown-trailer-2.webp" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: verdana;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Bedeniyle
adete bütünleşen, derisine yapışan, etiyle kaynaşan palyaço kostümü Kent’in ve
çevresindekilerin hayatını zindana çevirmeye başlar. Şeytan, Kent’in bedeninde
vücut bulmaya başladıkça, Kent’in de bu kötü varlığı beslemesi, diri tutması
gerekmektedir. Bunun için de çocukları yemesi gerekiyordur. Bu noktada şeytan
tarafından henüz tamamen ele geçirilmemiş Kent, iç dünyasında büyük bir savaş
vermeye başlar. Bedeni açlıkla tatmin olmayı beklerken, ruhu böylesi vahşi bir
eylemi gerçekleştirmemesi için direnç gösterir. Kent çözümü kaçıp, saklanmakta
bulur. Eğer kendine engel olamazsa, zaman tanrısı Kronos gibi kendi çocuğunu
yiyerek büyüyecek, güçlenecektir. <o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">“Uyuyamıyorum,
palyaçolar beni yiyecek,” diyen Alice Cooper’ın şarkısında olduğu gibi Jack ve
annesini zorlu bir süreç bekliyordur. Jack’in annesi ne olursa olsun eşini
yanlarında isterken, Jack de çok sevdiği babasını doyurmaya çalışır. Clown’u
izlerken 1980 yapımı The Shining’i de hatırlamadan edemiyor insan. “Güvendiğim
dağlara karlar yağdı” nidasıyla, ürkütücü baba figürünün filmin merkezine
yerleştiren ve babayla izleyiciyi korkutmayı hedefleyen Stanley Kubrick’in
aksine Jon Watts palyaço babaya karşı empati kurmamızı sağlıyor. Ne kadar
vahşileşirse vahşileşsin, izleyici olarak Kent’e acıyor ve düştüğü bu çıkmazdan
kurtulsun, mutlu günlerine geri dönsün istiyorsunuz. <o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">Tüm geriliminin
altında Clown içten içe hüzünlü bir film. Turgut Uyar’ın şiirinde dediği gibi, <o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">“bunu
palyaço söyledi,<o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">palyaço
söyledi ben yazdım<o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;"><span style="font-family: verdana;">yazdım,
yazmasam ağlayacaktım.” <o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 18.0pt; line-height: 107%;"><o:p><span style="font-family: verdana;"> </span></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-size: 18.0pt; line-height: 107%;">Candan
Selman<o:p></o:p></span></p>Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-12044368831881102112022-09-20T01:34:00.000-07:002022-09-20T01:34:57.919-07:00Okumayın Beni Size Yalan Söyledim <p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6HbOAFfav_uRKl7-DxVIMDCYJsyGOBqHEa4DaTFdMnTcRTmU9fZHhft4IvvpzrOg3b4X5LHYCd7-kQkrc-MVu9oUA5_IODRSdqQtfT6G9WFhaRFdkpAmAWdmIHJHIc-qwxPt6Fu7O84jbdvKz9yAKQ6cbo9nDHyc4x7NgA-z0tqUNYzffZorpvOv8mg/s881/307590623_888849645836021_5504304726438065637_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="881" data-original-width="720" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6HbOAFfav_uRKl7-DxVIMDCYJsyGOBqHEa4DaTFdMnTcRTmU9fZHhft4IvvpzrOg3b4X5LHYCd7-kQkrc-MVu9oUA5_IODRSdqQtfT6G9WFhaRFdkpAmAWdmIHJHIc-qwxPt6Fu7O84jbdvKz9yAKQ6cbo9nDHyc4x7NgA-z0tqUNYzffZorpvOv8mg/s320/307590623_888849645836021_5504304726438065637_n.jpg" width="262" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal">Eğer kâğıda
uzanabilseydim, size bir mektup daha yazacak ve beni neden okumamanız
gerektiğini anlatacaktım. Ama eylül çoktan gitti ve dostu ekime, uzaktan ıslık
çalıyor. “Hadisene be,” diyor. “Şişt sarı, yürü!’ diyor. Ağzı bozuk eylülün,
yazdan kalma bir rehavet.</p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Sonbahardan ve
gözlerimi kör eden bu yapraklardan kurtulabilseydim size bu mektubu yazacak ve
‘şiirimden uzak durun!’ diyecektim. Eskiden beri bilirim; “Dokunabilir ve
sessiz olmalı şiir yuvarlak bir meyve gibi.” Oysa benim şiirim lirik soprano,
üstüne basılmış bir muz kabuğu gibi. Ne yuvarlak ne meyve. Görmeden okur,
basarsanız kelimelerime kayar gidersiniz. Çünkü o bir kabuk. Yangınlardan ve
reçine kanallar kazıp çıktığım istilalardan kalma bir yaranın kabuğu. Annem
üflerken, babam tentürdiyot sürerken. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Bilirim “Yosun
tutmuş pencere pervazındaki aşınmış taş gibi suskun - Kuşların uçuşu gibi
sözsüz olmalı şiir.” Oysa benim martılarım var. Çığlık çığlığa bağıran yeri
göğü köpük ve kanat yapan martılar. Peşimi bırakmayan nereye gidersem gideyim,
arkamdan saçlarıma takılan. Size adadan bahsedebilseydim şayet çam limanından
ve kafamdaki terk-i dünyadan, o zaman görürdünüz şehir nerede, siz
neredesiniz.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ama siz adımınızı atar,
beni okur ve o vapura binerseniz, bir martı olarak geri dönersiniz. Çünkü vapur
uzaklaştıkça şehir küçülür, yakınlaştıkça büyür. O şehirden ne zaman ayrılsam
bende her şey büyür.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Martılardan, adadan
ve vapurdan söz edebilseydim, size denizi de anlatırdım. O fırtınayı. Bir o
yana bir bu yana savrulan italik adımlarımı. Ve lodostan arta kalan kafiyesiz
tuzlu dudaklarımı. Yutarak dalgaları kıyıya yanaşır, suni olmayan bir
teneffüsle karşılardım sizi karada. Çünkü öyle çok deniz var ki içimde can
yeleklerim paramparça. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Gemiler var büyük,
adalar var kıpırtısız, aşk da var tadı tuz. Kim bilir belki size o denizciden
de bahsederdim. Avutuşlarında kayıp, kıyısında ayıp, gezdiğim koyunda. Ama
anlatamam çünkü bilirim. “Gerçeğe eşit olmalı şiir: Gerçeğin kendisi değil.” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Farz edelim ki ben
yazdım bu mektubu tüm gerçekliğe inat. O zaman bastırın teninize, şiirden bir
merhem. Yaranızım sizin, okumayın beni. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Bakmayın siz gün
gelir ve gün gider, değişiverir mevsim.<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Göğe kokar ıhlamur, toprakta kavuşur yağmur<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“Kış yapraklarının gerisinde anı anı bellekte
kalır ya” bilirim “Zamanda kımıltısız olmalı şiir” okumayın beni size yalan söyledim.
Ben aslında kışı severim.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="mso-bookmark: _Hlk114564447;">Candan Selman </span><o:p></o:p></p>
<br />Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-87437925737420055172022-09-12T02:29:00.004-07:002022-09-12T03:00:00.129-07:00"Nöbet Çiçeği" romanından / Candan Selman<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho3XSXSUX5AFS-DMSkivqQfSKAJkT4ofQUJyBMHmhpfvwUS_404GvsdyWimSVZmSiAzuh33NAZiWpyYNfptbG-37YwkLyggpvM0anVOkWMVHN2RqUsok_Euwl7E6Op5vrcym8vXYufImxhlKtclsqIatH_VNwNdUta1MYjxizE6eT0OzgWNMFYTojinA/s800/U-dogum-gunu-marc-chagall-birthday-klasik-sanat-kanvas-tablo1504013906-800.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="532" data-original-width="800" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho3XSXSUX5AFS-DMSkivqQfSKAJkT4ofQUJyBMHmhpfvwUS_404GvsdyWimSVZmSiAzuh33NAZiWpyYNfptbG-37YwkLyggpvM0anVOkWMVHN2RqUsok_Euwl7E6Op5vrcym8vXYufImxhlKtclsqIatH_VNwNdUta1MYjxizE6eT0OzgWNMFYTojinA/s320/U-dogum-gunu-marc-chagall-birthday-klasik-sanat-kanvas-tablo1504013906-800.jpg" width="320" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">“Şarkı bitince
herkes kendi içine döner<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Sessizliği bozacak
yeni bir sokak arardı.<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Yalnızlığı bazalı,
yastığı mimozalı gecelerde <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Her şey ansızın
kendine sönerdi.</span></i><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">
<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Metrodaki keman
sesi<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Masadaki hardaldı.<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Yokluğu fark
yaratmaz, varlığı anlamdı.<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Öyle bir çiçek<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Kendi yeşil, aklı
pembe <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Kuytuyu sever <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Penceremde
görünmez bir yerde.</span></i><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">
<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Bir tohum ki göğe
taşmış<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Geceyle dost,
saçlarımda lodos <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Ben uyurken <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Nöbet çiçeğim
aşktan açmış.”</span></i></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“Ne oldu? Ben şiir bilemez miyim? Nöbet
Çiçeği… Nüvit’in en sevdiğim şiiri. Vahe babam tanırdı Nüvit Alkan’ı. Sadece
onu değil, sanat camiasından pek çok tanıdığı insan vardı. Ressamlar, şairler,
müzisyenler. Şişli’deki evi hafta sonları dolup taşardı. Rakı sofraları
kurulur, sabahlara kadar sohbetler edilirdi. Annesi rahmetli eski
tiyatrocuymuş. Babası da modacı. Zamanında bütün sanatçıları o giydirmiş. Vahe
babam da güzel sanatlarda resim okumuş aslında. Ama ticareti seven bir adam,
resim para kazandırmıyor o dönem.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hoş bu
dönem de kazandırmıyor ya neyse. Ticaret adamı olmuş ama sanatçılardan da uzak
kalamamış. Evinin kapısı herkese açıktı. Odanın birinde mutlaka o dönem yatılı
kalan biri olurdu. Ya evinden kovulmuş bir şair, ya eşinde kaçmış bir ressam ya
da o ay kirayı denkleştirememiş bir yazar. Sabahlara kadar memleketin hali ve
sanatın durumu konuşulur, varoluşsal sancılara çözümler üretilirdi. Şarkılara
şiirlerle eşlik edilir, doğan gün uykulu gözlerle karşılanırdı. Yirmi yaşında
falandım, ilk kez evine gittiğimde. Sudan çıkmış balık gibiydim. Yani bizim
evimizde de yenilir, içilir, sazlı sözlü sohbetler edilirdi ama buradaki gibi
değil. Bu başkaydı. Herkes kitap gibi konuşuyordu. Kadınlar yerinden
kalkmıyordu. Tabağa boşalan kendi kalkıp dolduruyordu. Kavga eder gibi her
konuyu bağıra çağıra konuşuyordu herkes. Kadınlar erkekler bir an geliyor
birbirlerine girecekler zannediyorum sonra birden bir kahkaha patlıyor, ben
espriyi anlayamadan herkes birden kendi sakinliğine geri dönüyordu. Bilmediğim
şarkılar söyleniyor, etrafta daha önce hiç duymadığım isimler dolanıyor ve kitaplar
ve kitaplar konuşuluyordu. Gözlerim parıldadı. O güne kadar hiç parıldamadığı
gibi parıldadı. Sanatçı değildim, öyle bir yeteneğim yoktu. Onlar gibi
olamazdım. Vahe babama baktım. Ama onun gibi olabilirdim. Konuşulanlardan
anlayan, softasını güzel insanlarla paylaşan bir adam olabilirdim. Benim de
yerinden kalkmayan, benimle kavga eder gibi tartışabilen ama sonra kahkahasıyla
sakinleşen bir kadınım olabilirdi. Karım değil, bir kadınım olabilirdi. Ve
sanırım başardım bunu. Şu an bu evin anahtarına sahibim. Bir insanın anahtarına
sahibim, bir kapının değil.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Şu tabloya bakın Marc Chagall’ın<i style="mso-bidi-font-style: normal;"> Doğum günü</i> tablosu. </span><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Bu tabloyu Ayten’e ben aldım. Doğum günümde. Evet yanlış
duymadığınız kendi doğum günümde aldım. Öyle doğum günü falan seven bir insan
değilim. Annemi babamı da sevmem. Doğduğum günü hatırlamıyorum elbette ama
hatırlayabilecek olsam, hatırlamak istemem. Ama o gün tütün almaya benim
işyerinin yanındaki eski bir pasaja girdim. Daha önce dikkatimi çekmemişti.
Ayten’den önce yani böyle şeyler dikkatimi çekmezdi. Kitaptı, resimdi, heykeldi
falan. Tam çıkacağım pasajdan, küçücük bir dükkân var resim mesim satıyor.
Gözüme çarptı bu tablo. Kadını nedense Ayten’e benzettim galiba. Ya da bu eve.
Baktım altında ‘birthday’ yazıyor. Çok şaşırdım. O gün doğum günümdü. Ben bile
unutmuştum. O tablo bana günün tarihini ve önemini hatırlattı. İçeri girip
hemen satın aldım. Ama kendi evime asmak beni hüzünlendirecekti. Hemen Ayten’i
aradım. Günlerden perşembeydi, hani normalde adada olmaz, cumadan gider adaya.
‘Neredesin?’ dedim ‘Evdeyim, adada.’ dedi. Şaşırdım, meğer dersi yokmuş o hafta
erkenden gitmiş. ‘İyi dedim, geliyorum akşam sekiz vapuruyla, evde ol,’ dedim.
‘Tamam,’ dedi. Elimde tabloyla kapıdan girince şaşırdı. O güne kadar ona bir
hediye almamıştım. ‘Bugün benim doğum günüm de,’ dedim. ‘Sana bir doğum günü
tablosu almak istedim,’dedim. Şaşırdı, gözlerinin içi öyle bir parladı ki
yıldızlar sönük kalır. Ayaklarım yerden kesildi, bu tablodaki adam gibi.
Diyeceğim o ki, hiçbir şeyi zorlama hayatta. Akışına bırak. Hayat çıkaracaksa
çıkarır karşına, önüne bir tabloyu getirir koyar. Hem kendi doğumunu
hatırlarsın, hem de bir aşkı doğurursun.”</span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;"><br /></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Candan Selman</span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span style="font-family: Bellefair; font-size: 14pt;">Nöbet Çiçeği </span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-75961311478530832292021-12-24T01:35:00.001-08:002021-12-24T01:35:05.285-08:00"Ejder Meyvesi Kadar Pembe" Candan Selman <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgPzoecfD7zoDEpbvAcCEOjCkAHeJ0YLYQf-AWcFTUIVJmfXfLc5nU_BVlpAvHR4mElSot0lo7QR_0Nvft9ZXqN9plFQp42sKEhRGADGWFo8NKaClqPuem1D_o-6yXIsTtOpD2b4xMQhtH59JE_V7wGAUyr7IKgbVZ3U193c6vXPCc8Ea76sBTXss_RxQ=s800" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="555" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgPzoecfD7zoDEpbvAcCEOjCkAHeJ0YLYQf-AWcFTUIVJmfXfLc5nU_BVlpAvHR4mElSot0lo7QR_0Nvft9ZXqN9plFQp42sKEhRGADGWFo8NKaClqPuem1D_o-6yXIsTtOpD2b4xMQhtH59JE_V7wGAUyr7IKgbVZ3U193c6vXPCc8Ea76sBTXss_RxQ=s320" width="222" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql o9v6fnle ii04i59q" style="background-color: white; color: #050505; font-family: "Segoe UI Historic", "Segoe UI", Helvetica, Arial, sans-serif; margin: 0.5em 0px 0px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap;"><p style="font-family: inherit; text-align: left;"><span style="font-size: medium;">“Artık varsa yoksa Metin’di. Benden üç yaş büyük ağabeyim. Beşiktaşlı babam, abimle bana Metin ve Tekin adını takmış. Bizi, tuttuğu takım kadar sevdi mi bilemiyorum. Her zaman bir mesafe vardı aramızda. Gidişinden sonra da aramızdaki mesafe fiziksel olarak da boy gösterdi. Annem ise babama inat ağabeyime bağlandı. Metin de bu teselliye sessizce boyun eğdi, annemin bir dediğini iki etmedi. Görünmez gibiydim. Ne annem, ne babam ve ne de ağabeyim vardı. Bir gölge gibi evin içinde dolaşıyor ve kendimi kanatırcasına özgürlüğümün tadını çıkarıyordum. Bir hafta sonu tam kapıdan çıkarken arkamdan bağırdı annem. ‘Metin, geç kalma!’ Üçlü kanepeye yayılmış mizah dergisi okuyan ağabeyimle göz göze geldik. Bir şey söylemeden evden çıktım. Artık bir adım bile yoktu. Şunu anladım ki metin olmam gerekiyordu…<br />Yanlış oğula bağlanmıştı. Tekin olmayan oydu, ben değildim. Ama yine de Metin olmak bana düşmüştü.”</span></p><div dir="auto" style="font-family: inherit; font-size: 15px;"><br /></div><div dir="auto" style="font-family: inherit;"><br /></div></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="background-color: white; color: #050505; font-family: inherit; text-align: left; white-space: pre-wrap;">Candan Selman dördüncü öykü kitabı EJDER MEYVESİ KADAR PEMBE’de kuzguni bir dünyanın solgun renklerini dile getiriyor. Ötekine karşı kör olanları, birbirine tıpatıp benzeyen, tükettikçe tükenenleri ve uyuyamayan bir gezegeni anlatıyor. Her bir öykü ‘belki de yanlış olan anahtar değil, kapıdır’ diye sesleniyor.</span> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p></p>Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-16827162857484581292021-12-24T01:16:00.002-08:002021-12-24T01:17:47.376-08:00"Şehrin Sakini" Candan Selman <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEj25EM6L62v662LugXZ_uJbemm0kCevsbIaLdnydf_6u0_tDvcgX15QhPvR-a_VBZbAlonJOcKQj1I56Ucq3RgmoBWj33PcyYINll71-IdgqCn6keuXsh1gSj-69AuZIlcsVn8qD9Pr4oz6AmSZRd_fDt1wZQrrt4IzHejXZGouHeUkPseQO6oQRnvGpg=s400" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="277" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEj25EM6L62v662LugXZ_uJbemm0kCevsbIaLdnydf_6u0_tDvcgX15QhPvR-a_VBZbAlonJOcKQj1I56Ucq3RgmoBWj33PcyYINll71-IdgqCn6keuXsh1gSj-69AuZIlcsVn8qD9Pr4oz6AmSZRd_fDt1wZQrrt4IzHejXZGouHeUkPseQO6oQRnvGpg=s320" width="222" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p></p><h2 class="standart-h2-title" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; margin-bottom: 7.5px; margin-top: 0px;">Şehrin Sakini </h2><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"></p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;">Aslına bakarsanız kim kimi büyütür bilinmez. Büyümek Alice’in, harikalar diyarındaki, üzerinde “Beni Ye” yazan sihirli keki yemesine benzemez. Kapıdan geçecek kadar küçülmek, masadan inecek kadar büyümek, her zaman masallardaki kadar kolay olmaz. Bebeklikten çocukluğa, çocukluktan gençliğe ve gençlikten yetişkinliğe uzanan yol, harikalar diyarının çiçekli bahçesine benzemez. Sancılıdır büyümek…</p><p style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #212529; font-family: SFProDisplay, arial, sans-serif; font-size: 15px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;">Zombilerden transandantalizme, Milgram Deneyi’nden Harry Potter’a uzanan bir yolculuk. Şehrin Sakini, Candan Selman’ın 2000'lerin başından beri dergilerde ve kitaplarda çıkan yazılarından oluşuyor.</p><p><br /></p>Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-17200619564101527592019-12-25T04:21:00.002-08:002021-08-20T11:40:36.293-07:00Tehlikeli Yaş <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMfiRT_gMTpF7n8dKvbHlFK3lv-Qx04vr0ezNBuRS3CDF3W1bvUXZtoBWljvC9cb3Eup_SquOPxMKR2gVmSDsfOqtZ8FHt0DCZQIxsGVSuAu4itVb_q7Qko8ovsHKlmAbN85OL3xXRGmYL/s600/0001925940001-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="411" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMfiRT_gMTpF7n8dKvbHlFK3lv-Qx04vr0ezNBuRS3CDF3W1bvUXZtoBWljvC9cb3Eup_SquOPxMKR2gVmSDsfOqtZ8FHt0DCZQIxsGVSuAu4itVb_q7Qko8ovsHKlmAbN85OL3xXRGmYL/s320/0001925940001-1.jpg" width="219" /></a></div><br /><div><br /></div><div class="text_exposed_root text_exposed" id="id_5e034d602e00d0109908074" style="display: inline; font-family: inherit;"><div>
</div>
<div>
<div class="text_exposed_root text_exposed" style="display: inline; font-family: inherit;">
<br /></div>
</div>
Bir zamanlar soğuk ay, yanan güneş gibiydi; Ateşimle onu söndürdüm. Şimdi o soğuk ve ölü; Yansıması az ve yalan.</div>
<div>
<div class="text_exposed_root text_exposed" style="display: inline; font-family: inherit;">
<br />
Şu an gece. Yıldızlar başımın üzerinde parıldıyor. Sana neden tüm bunları yazdım Joergen Malthe? Senden asıl istediğim ne?<br />
<span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: inherit;"><br />Hayır, hayır!.. Bu dünyada asla olamaz…<br />Bu mektubu asla okumamalısın. Asla asla! Seni seviyor olmamdan başka bilmen gereken ne var ki? Seni seviyorum ! Seni seviyorum!<br /><br />Sana sakin ve mütevazi bir şekilde tekrar yazmalı ve sana basit bir gerçeği söylemeliyim; Gelecekten ve bir gün beni sevmekten vazgeçeceğinden korkuyordum. Bu yüzden kaçtım.<br /><br />Hala gelecekten ve beni sevmeyeceğin zamanın gelmesinde korkuyorum. Ama direncimi kıran tek bir gerçek var o da seni seviyor olmam. Hayatımda ilk defa. Bu yüzden bana gelmen için sana yalvarıyorum; Ama şimdi, hemen. Bir hafta ya da bir ay bekleme. Üzerinde çiçekleriyle ıhlamur ağaçlarım kokuyor. Seni istiyorum Joergen. Şimdi, ıhlamurlar çiçek açarken. Gelirsen ne yapmamı istiyorsan, yapacağım.<br /><br />Eğer benden karın olmamı istersen, sahiplerinin peşinden giden yaşlı kadınlar gibi neşeyle bunu kabul edeceğim. Ama bunun için bana biraz zaman vermen gerekiyor çünkü hevesli misafirler için evi hazırlamam gerekecek.<br /><br />Vereceğin karar ne olursa olsun bundan mutluluk duyacağım ve hepsinin beni çok heyecanlandıracağına eminim.<br /><br />Öyleyse yılların geçmesine ve yaşının benimkine yaklaşmasına izin ver!<br /><br />Seninle ilgili pek çok güzel anı ektim. Ve bundan sonra güzel duygular ormanımda ölüm gelip beni alıncaya dek gezineceğim.<br /><br />Güneş, pencere camımı aydınlatıyor; yaydığı ışıklar gökkuşağımın renklerini mutlulukla kıpırdatıyor gibi.<br /><br />Sen çocuk! Nasılsın?<br /><br />Gel ve benimle yaşa ya da birlikte geçirdiğimiz mutlu saatlere geri dön.<br /><br />Mektup gitti. Jeanne onu alıp, kasabaya doğru kürek çekti.<br /><br />Akşam postasını kaçırmaması için çabuk hareket etmesini söyleyip, mektubu ona verdiğimde sorgulayan gözlerle bana baktı. İkimizin gözleri de yaşlandı.<br /><br />Jeanne’den hiçbir zaman ayrılmayacağım. Onun yeri ben de ayrı Joergen yeri de ayrı. Pencereden beyaz botun içerisinde kürek çekişine baktım. Kürekler ona ağır geliyor. Daha güçlü olsaydı… Kasaba uzakta…<br /><br />Hiçbir zaman akşamüstleri bu kadar sakin olmamıştı. Her şey dinlenmeye geçmiş ve sessiz. Gökyüzü ve yeryüzü çok haşmetli görünüyor. Ormanda ve bahçede öylesine bir şey düşünmeden gezindim. Bastığım yeri hissetmiyor gibiydim. Çiçekler harika kokuyordu ve ağır ağır yürüdüm.<br /><br />Nasıl uyuyabilirim ! Mektubumu elime alıncaya kadar ayık olmak zorundayım.<br /><br />Şimdi sakin gecede ona doğru hızla gidiyorum. Mektubum benden önce ulaşacak ona.<br /><br />Tekrar gencim… Evet genç, genç! Gece ne kadar da mavi! Denizde tek bir ışık bile görünmüyor.<br /><br />Eğer bu gece hayattaki son gecem olsaydı bundan şikayetçi olmazdım. Mutluluk çok yakınımda. Kalbim; susuz kalmış bir bitkinin çiyi içmesi gibi geceyi açıp yudumluyor.<br /><br />Her şey öylece durmuş gibi. Tekrar Elsie Bugge’yum. Bütün genişliği ve güzelliğiyle tekrar hayatın kapı girişinde duruyorum.<br /><br />O geliyor…<br /><br />Sabah treniyle geliyor. Bu çok yakın bir zaman.<br /><br />Neden bir iki gün beklemedi ki? Kendimi toplamak için zaman istiyorum. Yapacak çok şeyim var.<br /><br />Ellerim titriyor!<br /><br />Telgrafını kalbime yakın tutuyorum. Şimdi biraz daha sakinleştim. Jeanne neden yatağa gitmem için ısrar ediyor? Hasta değilim.<br /><br />Yarın solacağı için bu geceden vazoları çiçekle doldurmamız gereksiz diyor. Evde yeterince yemek olduğuna dair Torp’a güvenebilir miyim? Başım dönüyor. Çimenler biçilmeli ve çitlerin yanındaki çalılar kesilmeli!… Of ! ne kadar aptalım ! Çimenleri ve çalıları fark edecek!<br /><br />Jeanne; “Beyefendi nerede uyuyacak?” diye sordu. Cevabını veremedim. Sanırım üst kattaki küçük odayı hazırlayacak. En çok güneş alan odayı.<br /><br />* * * * *<br /><br />Jeanne, düşüncelerimi mi okudu? “Arkadaşım” buradayken aşağı katta Torp’la yatmak istediğini söyledi.<br /><br />Üç dişli tarağımı Lillie’ye verdim ne kadar aptalım. Kibarca onu kırmadan nasıl geri isteyebilirim acaba? Joergen, ona alışmıştı. Şimdi arayacak.<br /><br />Bütün elbiselerimi dolaptan çıkarttım. Ama hangisini giyineceğime karar veremiyorum. Sabahleyin gece kıyafetiyle karşısına çıkamam. Beyaz bir elbise.. yaşıma uymaz… Tüm bunlardan sonra, neden olmasın ?.. Beyaz nakışlı olan… Üzerime güzel oturuyor. Joergen'in şehirde bizi ziyaretinden beri giymedim bunu. Dolapta asılmaktan üzerinde hafif sarı bir iz oluşmuş ama o bunu asla fark etmez.<br /><br />* * * * *<br /><br />Bu gece –uyumalıyım—derin bir uyku çekmem lazım. Sabah kalkar, banyo yapar, uzun bir yürüyüşe çıkarım. Sonra gelir bahçede oturur, beyaz teknenin yanaşmasını beklerim.<br /><br />* * * * *<br /><br />Bir doz uyku ilacı almalıyım. Ama öyle ayarlamalıyım ki akşam 9’dan sabah 9’a kadar etkili olsun. Bahçıvan tekneyle açılır ve giyinmek için iki saatim olur.<br /><br />Benim neyim var? Mutluluk ellerimin arasına gelmek üzere ve içimde bir sıkıntı var.<br /><br />* * * * *<br /><br />Jeanne biraz makyaj da yapmamı önerdi. Hayır! Joergen benim doğal halimi sever.<br /><br />* * * * *<br /><br />Beyaz işlemeli elbisemin içine giremediğim zaman, ağladığımı duyunca bana kim bilir nasıl gülecek! Benim hata. Bu aralar çok yemek yedim ve yeterince eksersiz yapmadım.<br /><br />Başka bir beyaz elbisemi giyeceğim. Ama diğeri kadar üzerime tam oturmadığı için mutsuzum.<br /><br />* * * * *<br /><br />Tekneyi gördüm…<br /><br />* * * * *<br /><br />İKİ GÜN SONRA<br /><br />Sabah treniyle geldi ve aynı akşam gitti. Evvelsi gün oluyor bunlar. Ve o günden beri uyumuyorum. Hiçbir şey düşünmedim. Düşünecek çok vaktim olacak.<br /><br />Aynı akşam gitti. En azından gece boş kaldım.<br /><br />Onun okumadığım mektubunu yaktım. İçinde yazılı bilmediğim ne olabilir ki? Bana bundan daha fazla nasıl bir acı çektirebilir ki?<br /><br />Gerçekten acı çekiyor muyum? Acıyı artık kanıksamadım mı? Bir zamanlar soğuk ay, yanan güneş gibiydi; Ateşimle onu söndürdüm. Şimdi o soğuk ve ölü ; yansıması az ve yalan.<br /><br />* * * * *<br /><br />Gözlerindeki ilk bakış , her şeyi anlattı bana. Belki de beni tekrar incitmemek için gözlerini yere indirdi… Ve ben – korktum—onun yumuşak ve ilgili sözcüklerini kesmeden dinledim onu…<br /><br />Fakat gözlerimiz ikinci defa birleştiğinde aramızdaki her şeyin bittiğini, ikimiz de biliyorduk.<br /><br />Her hangi biri bize baksa aramızdaki “kanlı gözyaşlarını” okuyabilirdi. Evde geçirdiğimiz bir iki saat boyunca güldük de… “kanlı gülümsemeler”<br /><br />Masada karşılıklı oturduğumuz zaman boyunca, birbirimizin ölüm döşeğinde yatağının baş ucunda oturuyor gibiydik. Jeanne, masadan ayrıldığında konuşmaya başlayabildik.<br /><br />Yalnız kaldığımızda; “Kendimi azılı suçlular gibi hissediyorum,” dedi.<br /><br />Herhangi bir suç işlememişti. Bir zamanlar beni sevmiş ama artık sevmiyordu. Hepsi bu.<br /><br />Karin Michaëlis<br /><br />Çeviri:Candan Selman</span></div>
</div>
<div>
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div><a href="https://www.idefix.com/Kitap/Tehlikeli-Yas/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0001925940001">https://www.idefix.com/Kitap/Tehlikeli-Yas/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0001925940001</a><br />
<div id="fbPhotoSnowliftPhotoFundraiser" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: #1c1e21; font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: 2; text-align: left; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px;">
</div>
<div class="fbPhotosPhotoButtons" id="fbPhotoSnowliftCallToActionButton" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: #1c1e21; cursor: default; display: inline-block; font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: 2; position: relative; text-align: left; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-indent: 0px; text-transform: none; user-select: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px;">
</div>
</div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-33619628953092576042019-11-12T12:28:00.003-08:002019-11-12T12:28:54.048-08:00Vincent/ Tim Burton<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><span style="font-size: large;">Vincent/ Tim Burton</span><br /><span style="font-size: 7.5pt;">
Çeviri: Candan Selman</span></span></b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX730MpMdmHYM9wcQX5RF78Kp48F6ieZ5KL__WHEOsJt5g9MHsP9cj7dlFwKtf5wOjOQIYIa22Y1Frf-3VrOXC86aIfBoztjeuTCvJDCorZmNG6rdQrUGOEyU7uXnUrgwu9jLripFiImzu/s1600/11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="297" data-original-width="428" height="222" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX730MpMdmHYM9wcQX5RF78Kp48F6ieZ5KL__WHEOsJt5g9MHsP9cj7dlFwKtf5wOjOQIYIa22Y1Frf-3VrOXC86aIfBoztjeuTCvJDCorZmNG6rdQrUGOEyU7uXnUrgwu9jLripFiImzu/s320/11.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;">Vincent Malloy yedi yaşında<br />
Her zaman kibar ve aklı başında<br />
Yaşına göre olgun ve düşünceli davranıyor<br />
Ama kendini Vincent Price sanıyor. </span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFaYXs8AkGFcB9xns3hagj69fTxh2EagvXnqkqj-sFu9hT9RKkbKrBAFvYd7Ak6GTBp9-weFWM6N-z8BE-2-qd1uMOy-oA_evtmXtdL-mCsgVkh-taxW-BOeGHnmza2hQZQPEhZZj3PmUv/s1600/22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="430" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFaYXs8AkGFcB9xns3hagj69fTxh2EagvXnqkqj-sFu9hT9RKkbKrBAFvYd7Ak6GTBp9-weFWM6N-z8BE-2-qd1uMOy-oA_evtmXtdL-mCsgVkh-taxW-BOeGHnmza2hQZQPEhZZj3PmUv/s320/22.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;">Dert etmez kız kardeşi, köpeği ve kedisiyle yaşamayı<br />
Ama tercih eder evini örümcekler ve yarasalarla paylaşmayı.<br />
Kendi yaşadığı korkuları yansıtır bu eve<br />
Dolanır karanlık koridorlarda, yapayalnız ve acılar içinde.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrVJKmlJVE0Dq6BiWLJWUI1DUV0TokY48wdSr8TWAb8mEfTC0GEHRLcq8S4NIYPtby8qc6EBu9Bi_1wBTlWAZvjF5hnee1RmCv3c_sIiqTC9-IUcbhK6cUQVjVZziLcXwuW-RTr0rSp__g/s1600/33.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="275" data-original-width="362" height="243" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrVJKmlJVE0Dq6BiWLJWUI1DUV0TokY48wdSr8TWAb8mEfTC0GEHRLcq8S4NIYPtby8qc6EBu9Bi_1wBTlWAZvjF5hnee1RmCv3c_sIiqTC9-IUcbhK6cUQVjVZziLcXwuW-RTr0rSp__g/s320/33.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><span style="line-height: 115%;">Halası onu görmeye geldiğinde iyi davranır kadına<br />
Ama müzesi için batırdığını hayal eder onu balmumuna. <br />
<br />
<br />
Köpeği Abercrombie üstünde deneyler yapmayı sever<br />
Onu korkunç bir zombiye dönüştürmeyi ümit eder. <br />
Böylece o ve korkunç zombi köpeği <br />
Kurbanlar aramaya çıkabilir, bölerek Londra’nın sisini<br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span>
<!--[endif]--></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnTxhPtcT5mTbFS_vrXTcMExqPgQQJ8fhOm1g56L04EMTwoLB0WlzpvA4L3Q6LlUT9dHP325r6X0bu5SDBinovHMRUSLWiUSPSdVcZdlwrcXBTnaaYgCcx1gD4GBmN5tUFNdocMKerMiFT/s1600/444.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="430" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnTxhPtcT5mTbFS_vrXTcMExqPgQQJ8fhOm1g56L04EMTwoLB0WlzpvA4L3Q6LlUT9dHP325r6X0bu5SDBinovHMRUSLWiUSPSdVcZdlwrcXBTnaaYgCcx1gD4GBmN5tUFNdocMKerMiFT/s320/444.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;">Düşünceleri sadece korkunç suçlar üzerine değildi<br />
Zaman geçsin diye resim yapmayı ve okumayı da severdi. <br />
Diğerleri severken okumayı çocukça bir senaryo <br />
Vincent’ın en sevdiği yazar Edgar Allan Poe.</span></span><br />
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinZHTm2wQjDbGR0IyF_ygtDR-eI1gl2jqMvWhn8SRiqdROso0_3oaWwXVXnEKS2-8QbkjQ90btuu1zeq5TK72SkmfZgRtozlbaIIYpk8eOjAq_MVt6ICFYk8kmOkRnzg8MJmPtIwEk_xte/s1600/555.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="262" data-original-width="350" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinZHTm2wQjDbGR0IyF_ygtDR-eI1gl2jqMvWhn8SRiqdROso0_3oaWwXVXnEKS2-8QbkjQ90btuu1zeq5TK72SkmfZgRtozlbaIIYpk8eOjAq_MVt6ICFYk8kmOkRnzg8MJmPtIwEk_xte/s320/555.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; font-size: 7.5pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif; line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;">
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;">Bir gece korkunç bir hikâye okuyayım dedi biraz <br />
Okuduğu bölüm yüzünden yüzü oldu bembeyaz.</span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></span></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE-V6Mfl13OBqdb-FbghOGNfnGLgDcjpSzYI0LWZFl1Mi_hlMOJ065VVWicsIocypIpL3ANWuyRUykW6juX6fw2KbKIHcbzmGam_70eqHr9GjVUti4J6JjbAaB8Prwiuc3wZMhZp59Spe1/s1600/666.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="513" data-original-width="720" height="228" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE-V6Mfl13OBqdb-FbghOGNfnGLgDcjpSzYI0LWZFl1Mi_hlMOJ065VVWicsIocypIpL3ANWuyRUykW6juX6fw2KbKIHcbzmGam_70eqHr9GjVUti4J6JjbAaB8Prwiuc3wZMhZp59Spe1/s320/666.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 7.5pt;"><br /></span><br /><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;">Bu korkunç habere karşı kalbi attı heyecanlı<br />
Karısı gömülmüştü canlı canlı.<br />
Gerçekten öldü mü diye kazıp mezarına girdi<br />
Mezar sandığı yer annesinin çiçek bahçesiydi.</span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span></span></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJsPYILy3HRGzcexIV7JRvPBD3aCDpberOpk6lC7gOtc6cn3AeW47miP0ONWh22-YGiWRaVDWmfpbsh0B0AQ5CH4E_ijcw7aBPAlvcYjCDwiGylvaGOJ6o4wGMx02Cpj9maC-pJCOWU_yh/s1600/777.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="430" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJsPYILy3HRGzcexIV7JRvPBD3aCDpberOpk6lC7gOtc6cn3AeW47miP0ONWh22-YGiWRaVDWmfpbsh0B0AQ5CH4E_ijcw7aBPAlvcYjCDwiGylvaGOJ6o4wGMx02Cpj9maC-pJCOWU_yh/s320/777.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><br /></span>
<!--[endif]--></span>
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;">Annesi Vincent’ı yolladı odasına<br />
Hapsoldu kulesine, boyun eğdi alın yazısına. <br />
Böyle geçecekti geri kalan hayatı, tutuklu ve ıssız <br />
Güzel karısının tablosuyla yapayalnız. <br />
<br />
Yalnızlık ve delilik içinde kapanmışken mezarına<br />
Vincent’in annesi dayandı odanın kapısına.<br />
“Eğer istiyorsan çık sokağa oyna<br />
Dışarıda var güneşli bir hava”<br />
<br />
<br />
Vincent ağzını açmayı denedi ama konuşamadı<br />
Tek başına geçen yıllar demek ki ona pek yaramadı.<br />
Aldı bir kağıt karaladı bir şeyler hal bu üzre <br />
“Bu evin hayaletiyim ben, gidemem artık bir yere.”</span></span></span><br />
<span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></span></span>
<span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSUAdlX4b0THNp9A1zmLMDz6s6nQ6qYzKcEXhF2LfeNVsHe85xKWQFTUdGuzWOxhL8Kwd7-enNkhkATLBN5b72rf-38pugMf1NlaaUEq0_Xz-LdHU1J55NQe63MnbydWJdr7LEYW8_IJC4/s1600/888.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="430" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSUAdlX4b0THNp9A1zmLMDz6s6nQ6qYzKcEXhF2LfeNVsHe85xKWQFTUdGuzWOxhL8Kwd7-enNkhkATLBN5b72rf-38pugMf1NlaaUEq0_Xz-LdHU1J55NQe63MnbydWJdr7LEYW8_IJC4/s320/888.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><span style="line-height: 115%;">Annesi lafa girdi hemen “hayalet falan değilsin, daha ölmedin bile<br />
Tüm bu oynadığın oyunlar senin kafanın içinde. <br />
Sen Vincent Price değil, Vincent Malloy’sun<br />
Ne delisin ne divane sen küçücük bir çocuksun. <br />
Daha yedi yaşındasın ve benim oğlumsun<br />
Hadi çık dışarı oyna hala ne duruyorsun.”<br />
<br />
Vincent yavaşça dayanırken duvara<br />
Lafını dinletemeyen annesi indi aşağı kata<br />
Oda başladı dalgalanmaya, sallanmaya, çatırdamaya<br />
Korkunç deliliği ulaştı en son noktaya. <br />
<br />
Gördü zombi kölesi Abercrombie’yi<br />
Duydu mezardan yükselen karısının sesini<br />
Tabutundan seslenerek verdi korkunç emirler<br />
Duvarlar çatlarken, uzanırken iskelet eller.<br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br />
<!--[endif]--></span>
<!--[endif]--></span>
<!--[endif]--></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFgh8JMFeIBaRL-hcWMv81N-dxzKiRRXVuDwxwSw18KyfHk_eHSdg_9t1uCsMWhgwvjHauPejSv1n6wIUuwIUZNTxse6xdlSqy4FGPGQV114xUW6CfE_yycwgP00w5XHpPEr9Ul4vZBs2f/s1600/999.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="430" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFgh8JMFeIBaRL-hcWMv81N-dxzKiRRXVuDwxwSw18KyfHk_eHSdg_9t1uCsMWhgwvjHauPejSv1n6wIUuwIUZNTxse6xdlSqy4FGPGQV114xUW6CfE_yycwgP00w5XHpPEr9Ul4vZBs2f/s320/999.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;">Rüyalarına sızan hayatındaki tüm korkular<br />
Delice kahkahalar, ürkütücü çığlıklar!<br />
Kurtulmak için delilikten, kapıya doğru uzandı<br />
Ama çok güçsüzdü yere kapaklandı.</span></span></span></span><br />
<span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><span style="font-size: 7.5pt; line-height: 115%;"><br /></span></span></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicugm_7smtc6-k3pQvCeuo3AcetelJi1o1Vs6Bihwrfk8UnjSqAxOR1QRT1VrVtlgWFhqvQkaDb5IrVrPur9gYWpwiJgTfcDUcgOsr_JZEU4RXdhacy-DhD0zNM3mXplRJ94Vl876C0Hhu/s1600/0000.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="430" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicugm_7smtc6-k3pQvCeuo3AcetelJi1o1Vs6Bihwrfk8UnjSqAxOR1QRT1VrVtlgWFhqvQkaDb5IrVrPur9gYWpwiJgTfcDUcgOsr_JZEU4RXdhacy-DhD0zNM3mXplRJ94Vl876C0Hhu/s320/0000.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><br />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><span style="line-height: 115%;">Sesi bitkin ve yavaştı okurken bile<br />
Edgar Allan Poe’nun Kuzgun şiirinden bir dize. <br />
“Gölgeden çıkan ruhum<br />
Yerde yatıyor boylu boyunca <br />
Ayağa kaldırılabilir mi?<br />
Asla…”</span>
<!--[endif]--></span></span></span></span><br />
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></span></span></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/hA0-lXmPkuQ/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/hA0-lXmPkuQ?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><span style="line-height: 115%;"><br /></span></span></span></span></span>Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-68331050479683912462019-08-28T06:58:00.000-07:002019-08-28T07:00:07.931-07:00Edebiyatın Kimsesiz Çocukları <br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">“Yıllardır ki bir
kılıcım kapalı kında, <o:p></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">Kimsesizlik dört
yanımda bir duvar gibi; <o:p></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">Muzdaribim bu duvarın
dış tarafında, <o:p></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">Şefkatine inandığım
biri var gibi.”<o:p></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">Kimsesizlik/ Kemalettin
Kamu<span style="font-size: large;"><o:p></o:p></span></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;"><o:p><span style="font-size: large;"><br /></span></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;"><o:p><span style="font-size: large;"><br /></span></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;"><o:p><span style="font-size: large;"><br /></span></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;"><o:p><span style="font-size: large;"><br /></span></o:p></span></i></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;"><o:p><span style="font-size: large;"><br /></span></o:p></span></i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0etstTH5T5XtSh4gIBQI8cd_rJIeTSifP3RFzD8QRkic2-XK392Am0gATCEYR_p4p4niEqO4bsUFh3Z_ODeSiFQuv-V2ohwz-JgOLDgsCh8V-jCherRR5pkUkkeiSFPTgFfiy-sPRZdIz/s1600/Huckleberry-finn-with-rabbit.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="678" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0etstTH5T5XtSh4gIBQI8cd_rJIeTSifP3RFzD8QRkic2-XK392Am0gATCEYR_p4p4niEqO4bsUFh3Z_ODeSiFQuv-V2ohwz-JgOLDgsCh8V-jCherRR5pkUkkeiSFPTgFfiy-sPRZdIz/s320/Huckleberry-finn-with-rabbit.jpg" width="216" /></a></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<br /></div>
<div align="right" class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;"><span style="mso-tab-count: 1;"> </span>Tom
Sawyer’dan Oliver Twist’e, Jane Eyre’den Çalıkuşu Feride’ye kadar edebiyat
tarihi annesiz babasız kahramanlarla dolu. Yaşayacak huzur dolu bir evi,
kendisine şefkat gösterecek bir ailesi olmayan karakterler romanlarda ve
öykülerde dünyayı bir ev olarak algılarlar. Kendisini kontrol altında
hissetmeyen, hiçbir yere </span><span style="font-size: large;">yürekten bağlı olmayan bu kahramanlar tamamen özgür bir
ruhla maceradan maceraya atılır, kendilerinden başka kaybedecek bir şeyleri
olmadığı için korkusuzca hamleler yaparlar. Erenköy Kozyatağı'nda Besime
teyzesinin yanında kalan Feride ile Missouri Mississippi Nehri kenarında Polly
teyzesiyle yaşayan Tom Sawyer aslında birbirinden çok da farklı karakterler
değildir. Ele avuca sığmayan Tom gibi, Feride de yaramazlıkları yüzünden
çevresindekileri bezdirmiş hatta bu sebepten ‘Çalıkuşu’ lakabını almıştır.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Günümüz edebiyatının en popüler öksüz
karakteri şüphesiz ki büyücü dünyasının gözde çocuğu; Harry Potter. Küçük yaşta
öksüz kalan Harry de tıpkı Tom ve Feride gibi hiç sevmediği Petunia teyzesinin
evinde Vernon eniştesi ve anlaşamadığı kuzeni Dudley’le birlikte yaşamak
zorundadır. On bir yaşına bastığında bu küçük dünyadan kurtulacak ve bir büyücü
olduğunu öğrenip yedi yıl boyunca okuyacağı Hogwarts Cadılık ve Büyücülük
Okulu'na doğru yol alacaktır. Tıpkı diğer öksüz kahramanlar gibi Harry de
korkusuz, ayakları yere sağlam basan, kendi kararını kendi verebilen bir
karakterdir. Ruh Emiciler, ölümcül büyüler, karanlık yaratıklar ve en önemlisi de
anne ve babasının ölümünden sorumlu <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Lord
Voldemort’la<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>(Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen) savaşacak yetide
olan Harry dünya çapında her yaştan okurun ilgisini çekmiştir. Tıpkı Harry gibi
Lord Voldemort da bir öksüzdür. Londra'daki bir yetimhânede dünyaya gelen Tom
Marvolo Riddle ya da nam-ı diğer Lord Voldemort hayatının ilk 11 yılını bu
yetimhanede geçirir. Harry’nin aksine Lord Voldemort tüm zamanların en korkunç
ve kötü büyücüsü haline dönüşmüştür. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yedi ciltlik roman serisinde J.K.Rowling öksüz
iki karakteri iyi ve kötü olarak romanın merkezine yerleştirmiş, çevresel
faktörlerin bir çocuğun gelişiminde oynadığı rolün altını çizmiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Bir okur bundan daha fazlasını
isteyemez zaten. Soluk soluğa okuyacağı bir hikâye ancak özgür bir karakterle
mümkündür. Okur; annesiz ve babasız kalmış, hayatta tek başına mücadele veren bir
çocuğu kendi çocuğu gibi sahiplenir. Çizgi kahraman Heidi’yi de sevişimiz bu
yüzden değil midir? Heidi kimsesiz kalıp, sert mizaçlı dedesinin yanına
sığınmasa, Alplerde anne ve babasıyla yaşayan mutlu bir çocuk olsa sanırım
hiçbirimiz onu bu denli sevmez, ona şefkat duymazdık. Öksüz bir çocuk,
hepimizin çocuğu haline geliyor, okurken karaktere sahip çıkıyor, onunla hop
oturup, hop kalkıyoruz. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yazarlar da anne
babası olmayan bir çocuğa hem dört elden sahip çıkıyor hem de onları istediği
gibi kötülüğün ortasına bırakabiliyor. Şayet Charles Dickens, Oliver’e bir anne
baba yazsaydı onu Londra’nın pis sokaklarında yankesici çocukların ve korkutucu
Fagin’in yanına yollayamazdı. Mark Twain, Tom Sawyer’i eğitimli bir anne
babanın çocuğu yapsa bütün gün balık tutup, tütün çiğneyen Huckleberry Finn’le
takılması için izin koparamazdı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">“Tüm zamanların en
iyisiydi, belki de en kötüsü de... Bilgeliğin çağıydı. Aptallığın çağıydı,<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">inançların dönemiydi,
inançsızlığın da. Mevsim aydınlığın mevsimiydi, belki de karanlığın...<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">Umut'un baharını,
umutsuzluğun kışını yaşıyordu. Her şey geleceğindi. Gelecek hiçlikti aslında.<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">Hepimiz cennete
gidiyorduk; ya da tersine, cehenneme.” <span style="font-size: large;"><o:p></o:p></span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Bu satırlarla başlıyor İngiliz
Edebiyatının en güçlü kalemlerinden Charles Dickens’ın anlattığı İki Şehrin
Hikayesi. 1812-1870 yılları arasında yaşayan Dickens, Victoria Devri’nde
yaşamış ve bu parlak ve bir o kadar da karanlık dönemin olumsuz koşullarını
romanlarında aktarmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-p5ohtSb7Gk_iqk14w3MOzs4ck6lq1Q040noVwbrKHrPRoWWplHOuQiusUrAA0o_CM9hN86ZR5CflJ9AOuosnxfhZrTOuYyJJ30yMLlU3MaB3jEphx9jvx-AHZ41z-ex_AJXWhYeb0hcD/s1600/work.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="256" data-original-width="321" height="255" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-p5ohtSb7Gk_iqk14w3MOzs4ck6lq1Q040noVwbrKHrPRoWWplHOuQiusUrAA0o_CM9hN86ZR5CflJ9AOuosnxfhZrTOuYyJJ30yMLlU3MaB3jEphx9jvx-AHZ41z-ex_AJXWhYeb0hcD/s320/work.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">1837 ile 1901 yılları arasında
yaşanan Viktoria Dönemi adını Kraliçe Victoria'dan alır. Büyük Britanya'da
sanayi devriminin başlaması ve makineleşmenin ardından insanların yaşamlarında
ve sosyal statülerinde değişimler oldu. Zengin ve fakir arasındaki ayrım git
gide büyüdü. Sayıları artan fabrikalarla Viktoria Britanyası dünyanın en önemli
sanayi devleti hâline geldi. Bu değişimle birlikte insanların hayatlarında
sorunlar da boy göstermeye başladı. İşçiler fabrikalarda ve madenlerde, düşük
ücretle, uzun saatler boyunca, olumsuz koşullarda çalışıyor, sağlıksız evlerde
yaşıyorlardı. İçme suyu sağlayan pompalar, kirli sularla karışıyor, zaten
bünyesi zayıf olan insanlar kolayca hastalanıyordu.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İngiltere nüfusu bu dönemde 20 milyondan 40
milyona çıkmış, sokaklar kimsesizlerle hasta ve yoksullarla dolmuştu. Sosyal
hayattaki bu tutarsızlıklar yazarların kalemine ilham olmuş, bu dönemde
binlerce roman yazılmıştı. 1865 yılında Lewis Caroll tarafından yazılan Alice
Harikalar Diyarında eserinin Viktoria dönemini hicvettiği ve bu çocuk kitabında
alternatif bir yaşam arayışına girdiği söylenir. Eleştirmenlere göre kitaptaki
zalim Kupa Kraliçesi, Kraliçe Victoria’nın ta kendisidir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">“Hepimiz çevresine
toplandık; </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">Bayan Cathy’nin başının üstünden bakınca, </span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">kir pas içinde, </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">üstü başı</span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">lime lime, siyah saçlı
küçük bir çocuk gözüme ilişti; </span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">Catherine’den büyük görünüyordu</span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">. Kucaktan </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">yere indiği zaman, </span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">şaşkın şaşkın çevresine bakınıp, hiçbirimizin anlamadığı bir şeyler söyleyip
durdu.</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">Benim ödüm kopmuştu;
Bayan Earnshaw çocuğu ise, nerdeyse,</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">kolundan tutup kapı dışarı edecekti; </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">çok kızmıştı.</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">“Kendi
çocuklarımız yetmezmiş gibi bir de</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">şu çingene veledini mi besleyeceğiz,”</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">diye söyleniyordu.
Hangi akla hizmet edip, bu çocuğu eve getirmişti;</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">yoksa aklını mı kaçırmıştı?
Bey </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">meseleyi açıklamaya
çalıştı;</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">ama yorgunluktan ölmek üzereydi. Hanımın azarlamaları arasında,</span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">dudaklarından</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">ancak şu
sözler döküldü: “Zavallıyı, Liverpool sokaklarında açlıktan kıvranırken </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">buldum. </span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">Evsiz barksız,
sesi soluğu çıkmaz bir halde görünce de dayanamadım</span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">, </span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">aldım getirdim. Gerçi </span></i><i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">kimin nesi olduğunu
soruşturdum, ama bilen çıkmayınca,</span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-align: center;"><span style="line-height: 115%;">param ve vaktim sınırlı olduğu için daha </span></i><i style="text-indent: 35.4pt;"><span style="line-height: 115%;">fazla uğraşamayarak </span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="text-indent: 35.4pt;"><span style="line-height: 115%;">boşuna masraf etmeden eve getirmeye karar verdim.”</span></i></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-left: 212.4pt; text-align: center; text-indent: 35.4pt;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="line-height: 115%;">–Emily Brontë, Uğultulu Tepeler<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Erkek kimliği ile sanat yapmaya
çalışan, kadının edebiyat yapmasının hoş karşılanmadığı Victoria Dönemi’nde
yaşayan Brontë kardeşler (Charlotte Brontë, Emily Brontë, Anne Brontë) çağlar
ötesi romanlar yazdılar. 1847’de tek romanı olan Uğultulu Tepeler’i yayınlayan
Emily Brontë bir sene sonra otuz yaşında tüberküloz sebebiyle hayata gözlerini
yumdu. Emily belki de hiç yaşamadığı tutku dolu aşkı Catherine ile Heathcliff’i
kaleme alarak ölümsüzleştirdi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiGPl_TdA_bXkf1T6rzuawm-G4uLN-tUfPMp7l4Q2h46U6nh9JuuwnXJ0RhSgyf0VZTJunso4gvY-CofLUBHqOB6fI87FTWayRMaBNauKKsActHqPMI3E83J-J516_kNKS94alE2KG3lBM/s1600/The-Bronte-sisters-996019.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="350" data-original-width="590" height="189" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiGPl_TdA_bXkf1T6rzuawm-G4uLN-tUfPMp7l4Q2h46U6nh9JuuwnXJ0RhSgyf0VZTJunso4gvY-CofLUBHqOB6fI87FTWayRMaBNauKKsActHqPMI3E83J-J516_kNKS94alE2KG3lBM/s320/The-Bronte-sisters-996019.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Uğultulu Tepeler evinin sahibi
Earnshaw, Liverpool’dan altı yaşında esmer bir çingene çocukla döner.
Heathcliff adını verdiği bu çocuğu kızı Catherine ve oğlu Hindley ile birlikte
büyütür.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Heathcliff tüm hayatı boyunca
Catherine’i<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>derin bir aşkla sevecektir.
Victoria döneminin ihtişamının arka planındaki tüm çaresizlikler, öksüz
Heathcliff’in öfkesinde ve kimsesizliğinde toplanmış gibidir. Üç kız kardeşten
en büyüğü olan Charlotte Brontë de ‘Jane Eyre’ romanı ile adını dünya
klasiklerine yazdırır.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Küçük yaşta
annelerini kaybeden Brontë kardeşler,<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>karakterlerine de aynı acıyı yaşatmış, onları da kurgusal hayatlarına
kimsesiz bir çocuk olarak başlatmıştır. Jane Eyre de tıpkı Heathcliff gibi
küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiş, Gateshat konağında, kendisini
sevmeyen yengesi ve iki kuzeniyle yaşamaktadır. Heathcliff’in Catherine’i
sevmesi gibi o da mürebbiyelik yaptığı Thornifield Malikânesi’nin sahibi Bay
Rohester’a tüm kalbiyle bağlanacak, kimsesizliğini unutmaya çalışacaktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Dünya edebiyatında olduğu gibi
Türk edebiyatında da öksüz ve yetim çocuğun kullanımına sık sık rastlıyoruz.
Ebeveyni olmayan bir çocuğu hikâyenin kahramanı yapmak, daha roman başlamadan
karaktere gizli ve dokunaklı geçmiş biçmek anlamına geliyor. Hikâye daha
başlamadan başlıyor. Okur bu duyguyla daha ilk satırdan kitaba bağlanıyor.
Annesiz bir çocuğa çoğu zaman da kötü bir üvey anne figürü çiziliyor. Yaşanılan
trajedilere kayıtsız kalan bir baba ve gaddar üvey annenin himayesindeki yetim
çocuk figürü romanlara ve roman uyarlaması Türk sinemasının melodramlarına da konu
oluyordu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">300’den fazla romana imza atan
Kemalettin Tuğcu, kırık aşkların yazarı Kerime Nadir başta olmak üzere Reşat
Nuri Güntekin, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Samipaşazade Sezai gibi pek çok yazar yazdığı
dokunaklı hikâyelerle okuru gözyaşlarına boğmuştur.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hikâyelerdeki bu çocuklar yetimhanede,
sokaklarda,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yatılı okullarda ya da
hizmetçi olarak bir konakta zorluklar içinde büyüyordu. Daha şanslı olanlar ise
bir akrabanın yanına gönderiliyor ya da varlıklı bir aileye evlatlık olarak
veriliyordu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">'En iyi bildiğin şeyi yaz'
söyleminden yola çıkarak, bu hüzünlü hikâyeleri kaleme alan yazarların acaba
kendi hayat hikâyelerinde de benzerlik var mıdır sorusunu sorabiliriz.
Annesini, babasını kaybeden yazarlar olduğu gibi küçük yaşta her ikisini de kaybeden
yazarlar da mevcut. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Jean Jacques Rousseau, Stendhal,
Gerard de Nerval, Mallerme, O. Henry, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Tevfik Fikret,
Virginia Wolf, Halide Edip Adıvar, Ahmet Haşim, Aldous Huxley, Nurullah Ataç,
Ceyhun Atuf Kansu çocuk yaşta annesini kaybetmiş yazarlardan bazılarıdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">George Sand, Ivan Turgenyev,
Charles Baudelaire, Şinâsî, Mark Twain, Emile Zola, Maksim Gorki, Andre Gide,
Agatha Christie, Peyami Safa, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Jean-Paul Sartre,
Cesare Pavese, Albert Camus, Sylvia Plath ise aynı acıyı küçük yaşta babasını
kaybederek yaşamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">Ailesi olmayan karakterler gibi
Edgar Allen Poe, Lev Nıkolayevıc Tolstoy, Şemsettin Sami, Somerset Maugham,
Eflatun Cem Güney, Yasunarı Kavabata ise hem annesini hem babasını kaybeden
yazarlardan…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;">1697 yılında yazılan Cinderella
masalından günümüze değin, kalplerimizi acıtan, hoplatan ve ısıtan öksüz
kahramanlar. Dünyayı ev bilmiş, kimi zaman köşe bucak dağıtan, kimi zaman
sığınacak bir liman arayan karakterler. Dünden bugüne hiç büyümeyecek, biz
okudukça satırlar arasında nefes almaya devam edecekler. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><span style="mso-spacerun: yes;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><span style="mso-spacerun: yes;">Candan Selman</span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: large;"><span style="mso-spacerun: yes;">Kitapçı Dergisi Eylül/Ekim 2016 Sayı 17 </span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-54066952797788503962019-07-28T11:59:00.000-07:002019-07-29T01:16:31.354-07:00Kumru Günlüğü <h4>
<i><br /></i><span style="background-color: white; color: #4b4f56; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 13px;"><i>“’Kuşların olmadığı bir yer, baharatsız ete benzer.’” Benim yerim böyle bir yer değildi. Kendimi ansızın kuşlara komşu buldum. Hiçbirini hap</i></span><span class="text_exposed_show" style="background-color: white; color: #4b4f56; display: inline; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 13px;"><i>setmeden, kendimi yanlarına kafesleyerek.”<br /> Henry David Thoreau / Nerede ve Ne İçin Yaşadım</i></span></h4>
<div class="MsoNormal">
<i><u><br /></u></i>
<i><u><br /></u></i>
<i><u>22 Haziran 2019</u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Günlerdir pencereme konup etrafta gözlem yapan kumru çifti
bu sabah inşaata başladı. Kuşların penceremden yemek yediği, su içtiği çok
olur. Ama bu benim için bir ilk. <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHgofSec04cG-ITEs2dcv9Yfd8bG_zmE0tVkJH61eLMghc_Ph0qB5zXthfC9FxpNJpIqcZmOnRhR1oxTOVPi_bHF8aG1oS9bc9C8OCRjs27f__xboBmIymKxXUQwzHniHqdrOD54VhdVdo/s1600/IMG_20190206_123621.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1088" data-original-width="855" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHgofSec04cG-ITEs2dcv9Yfd8bG_zmE0tVkJH61eLMghc_Ph0qB5zXthfC9FxpNJpIqcZmOnRhR1oxTOVPi_bHF8aG1oS9bc9C8OCRjs27f__xboBmIymKxXUQwzHniHqdrOD54VhdVdo/s320/IMG_20190206_123621.jpg" width="251" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u>23 Haziran 2019</u></i></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRv6r1tNsRgNxBmNYS4gDJbMCC8pEPTzieDA-XGHV_Ti5zMOMeeftFRNbqbsP72K2rYKnnBFUA8jkG_B_z2PMhYMSAXfD0t4vWcvm_U8PqGO7JjuhTJp-yn9QHU6cIkoVRRM_4J_r_KoXV/s1600/IMG_20190622_100305.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRv6r1tNsRgNxBmNYS4gDJbMCC8pEPTzieDA-XGHV_Ti5zMOMeeftFRNbqbsP72K2rYKnnBFUA8jkG_B_z2PMhYMSAXfD0t4vWcvm_U8PqGO7JjuhTJp-yn9QHU6cIkoVRRM_4J_r_KoXV/s320/IMG_20190622_100305.jpg" width="240" /></a>Rüzgâr kumruların taşıdığı dalı sopayı uçurmuş. Yuvadan eser
kalmadı. Anladım ki benim pencere yuva için uygun değil. Yine de şansımı
denedim. Bir karton kutunun içine bahçeden topladığım çalı çırpıyı koydum.
Topladıklarım daha önce kumruların getirdikleriyle aynı görüntüde. <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmzWgpZ03EdkE9M3hz8uI28RgsGcCfpislmKXVyqpfQ247k8v4ZUQRMzmDFW5ioNmGrHsS5Y0wcZINbVvUAC5RIQIAY1Te4ADnHSqcJLiaf0GNPnLfiSDywp8foHEk99U100wXQe19-fz3/s1600/65499908_10157038691253673_6257705318059343872_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="466" data-original-width="952" height="156" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmzWgpZ03EdkE9M3hz8uI28RgsGcCfpislmKXVyqpfQ247k8v4ZUQRMzmDFW5ioNmGrHsS5Y0wcZINbVvUAC5RIQIAY1Te4ADnHSqcJLiaf0GNPnLfiSDywp8foHEk99U100wXQe19-fz3/s320/65499908_10157038691253673_6257705318059343872_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u>24 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Kumrular gün boyu penceremde durdular. Bir bana bir de
kutuya baktılar. Yok olan yuvalarının yerinde hazır bir yuvayı görmek onları
epey şaşırtmış olacak. Ama sonuç hem benim hem de kumrular için oldukça tatmin
edici. Dişi kuş kutuya yerleşti. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFZPvaAcmy6xrx1f0Ftg0HVQie4o_P5jiLDbxUrQoRFUSmm4XPQRitgbKRqKuAWbK_gxB-rRTs0tbr81VJyPzl3ibezN1fOd5yXfsRRV3ar0uK4o2tUStw3ztzLHBXtMnxVWF7BLuUmDmi/s1600/IMG_0567.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="1600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFZPvaAcmy6xrx1f0Ftg0HVQie4o_P5jiLDbxUrQoRFUSmm4XPQRitgbKRqKuAWbK_gxB-rRTs0tbr81VJyPzl3ibezN1fOd5yXfsRRV3ar0uK4o2tUStw3ztzLHBXtMnxVWF7BLuUmDmi/s320/IMG_0567.JPG" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u>25 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Erkek kuş ortada yok. Dişi kutudan hiç çıkadı. Odysseus’un
yolunu gözleyen Penelope gibi duruyor. Ve yumurtayı gördüm. Bir tane, bembeyaz.
Penelope ve Odysseus’un çocuğu Telemakhos… <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzLXEZI38d0mPT7Hese0pBaZzidZm10a3-Ep0KgB_FJXNBpRnS9_jVc7gHeYksj0ZdZBy_Aspw3e-TcwVIJZxqwd5mHjYVqKdnjwWfCG-M158OY0l4Z5MsM_E1njr6CMeWBQDcpCDDdRKQ/s1600/65244373_10157043882663673_7796042520495915008_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="960" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzLXEZI38d0mPT7Hese0pBaZzidZm10a3-Ep0KgB_FJXNBpRnS9_jVc7gHeYksj0ZdZBy_Aspw3e-TcwVIJZxqwd5mHjYVqKdnjwWfCG-M158OY0l4Z5MsM_E1njr6CMeWBQDcpCDDdRKQ/s320/65244373_10157043882663673_7796042520495915008_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u>26 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Penelope nasıl kalkmadan yemek yiyecek, Odysseus nerede diye
endişeliniyordum. Meğer kumrular tek eşliymiş. Yuvada nöbetleşe yatarlarmış.
İnsanoğlunun kumrulardan öğreneceği çok şey var. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYqktHicvRm9v0WgirOlY17wRWo7P7q6SyAz5KfTl4FIqSH54MXmQNHbZOz_KYlUtHaxGwYkfcPgRg3CtyeK6nYGuiCYxa6EorHoWv7Azxqkds6aYsDQUFoMjMUfgRNb4J3dKJETST9n9-/s1600/67896135_2606813569331788_109526635325161472_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1160" data-original-width="870" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYqktHicvRm9v0WgirOlY17wRWo7P7q6SyAz5KfTl4FIqSH54MXmQNHbZOz_KYlUtHaxGwYkfcPgRg3CtyeK6nYGuiCYxa6EorHoWv7Azxqkds6aYsDQUFoMjMUfgRNb4J3dKJETST9n9-/s320/67896135_2606813569331788_109526635325161472_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u>27 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Dün gece çok rüzgâr vardı. En büyük endişem sağanak yağmurun
yağması ve karton kutuya su dolması. Yine de pencereyi açıp onları korkutmamam
gerektiğini biliyorum. Kutuyu hazırlamam ve kumruların o kutuyu kabul etmesi
büyük şanstı. Ama daha fazla şansımı zorlamak istemiyorum. Onları doğal haline
bırakmam gerek.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVpRXvYhoWXcCoArADS0eMkOQRO3dDeBXcu9zGiHDIBGUeh_5AgXlFE_dx3CKvsmdXDfgvoE_IbIsFZwb5CYoDdtwTg7pEjW8_WcZh2InRkDPiJggP9DWrzZAfgo1VpazQVof7nz7z804o/s1600/67513187_616863622055566_3100882283662409728_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="870" data-original-width="1160" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVpRXvYhoWXcCoArADS0eMkOQRO3dDeBXcu9zGiHDIBGUeh_5AgXlFE_dx3CKvsmdXDfgvoE_IbIsFZwb5CYoDdtwTg7pEjW8_WcZh2InRkDPiJggP9DWrzZAfgo1VpazQVof7nz7z804o/s320/67513187_616863622055566_3100882283662409728_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<i><u>28 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Gündüz biraz yağmur yağdı. Penelope’nin ya da Odysseus artık
hangisi bilmiyorum, üzeri biraz ıslandı. Ama büyük bir özveriyle hiç
kıpırdamadan yumurtayı korumayı başardı. Gece yağmur artar diye endişelensem de
korktuğum olmadı. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_Ciy3CATDnjBSz3zxAAIV_3qofLHAoJhbDnBhQd1CDkNvmEpf79qx8Go_ZRShEOQ_zrhV61P59zzvSZJYNnfZM8QZ7kwXchfA2osm9Y2T4mQu7uJYB9tBzRoeLmXsE3x1CmgceO1fCai_/s1600/67116557_10157087052263673_5681824824427544576_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="720" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_Ciy3CATDnjBSz3zxAAIV_3qofLHAoJhbDnBhQd1CDkNvmEpf79qx8Go_ZRShEOQ_zrhV61P59zzvSZJYNnfZM8QZ7kwXchfA2osm9Y2T4mQu7uJYB9tBzRoeLmXsE3x1CmgceO1fCai_/s320/67116557_10157087052263673_5681824824427544576_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>29 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün bir kumru çifti gelip pencere demirlerine tünediler.
Paris ve Helen. Kutuda yatan Penelope’yi dikkatlice incelediler sonra uçup
gittiler. Belki de pencerenin yeni kiracıları onlar olacaktır. Oda ne zaman
boşalıyor diye kontrole gelmiş olabilirler. Kim bilir? <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuPxCMO1P7E-HXCIZ_SdlB5UJsC-AXod_Gdl2okDSCpCU3G4SEWWST4q_eG99BGVuMfKKSc8slvzpyymzIZtLt3pPIpWnDdTFBjK82R2sCXGtlQJzCmLyEKjiXIBzD8ZNzvRW7IEIrC6DP/s1600/67591926_417013708898786_6634616422297239552_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="764" data-original-width="714" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuPxCMO1P7E-HXCIZ_SdlB5UJsC-AXod_Gdl2okDSCpCU3G4SEWWST4q_eG99BGVuMfKKSc8slvzpyymzIZtLt3pPIpWnDdTFBjK82R2sCXGtlQJzCmLyEKjiXIBzD8ZNzvRW7IEIrC6DP/s320/67591926_417013708898786_6634616422297239552_n.jpg" width="299" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>30 Haziran 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Yumurtanın üzerinde şekil değişiklikleri yapıyor. Bir o yana
bir bu yana yatıyor. Ama sabırla sıkılmadan yatıyor. Ta ki eşi gelip nöbeti
devralana kadar. İnsanların kumruların sabrından ve sadakatinden öğreneceği çok
şey var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Kkpf7CLr2bY4BmyNmeIlLMnjcLWJoRv9IWClYX0A71kMPvNS6EMYkO7Tm9vljTQcLqV8ldb3saCiwigv5Wej4hBZx8WzRRBnV5nk-_0AT57NaQSfQJEQK4bnQEWLPvndwxwHYbM_Xkhp/s1600/IMG_0555.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="1600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Kkpf7CLr2bY4BmyNmeIlLMnjcLWJoRv9IWClYX0A71kMPvNS6EMYkO7Tm9vljTQcLqV8ldb3saCiwigv5Wej4hBZx8WzRRBnV5nk-_0AT57NaQSfQJEQK4bnQEWLPvndwxwHYbM_Xkhp/s320/IMG_0555.JPG" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>1 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Dışarıdaki ağaçtan bir kumru sesi geldi. Bizimki yattığı
yerden sese cevap verdi. Yakında kuş dilini<br />
çözeceğim. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7VtMGHp0wt6Nj3ewvmH_MyeZTGAU-mZ521lNm57V-r76V-NJHraGTM0Ip3ZZpXFrqbv981Dhd_YLvBj5f4iq_CXJ8r5wc_jFwMTBiXxVb3VJBZh4EXpuimrQ-k9vyogLmTClUoS8ZDq5m/s1600/67319128_432739213987892_6605607869582671872_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="543" data-original-width="835" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7VtMGHp0wt6Nj3ewvmH_MyeZTGAU-mZ521lNm57V-r76V-NJHraGTM0Ip3ZZpXFrqbv981Dhd_YLvBj5f4iq_CXJ8r5wc_jFwMTBiXxVb3VJBZh4EXpuimrQ-k9vyogLmTClUoS8ZDq5m/s320/67319128_432739213987892_6605607869582671872_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>2 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Birkaç gün önce yağan hafif yağmuru saymazsak, çiçeklerim
günlerdir su yüzü görmedi. Saksılardaki minik çiçeklerden çok iki yıldır
pencere pervazımı saran Arap yaseminim zor durumda. Toprağı epey kuru
gözüküyor. Kumruyu korkutmadan penceredeki sinekliği aralayıp, çiçekleri
sulamam gerekiyor. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYrHP_RAgc8OFnxI4UZ5PsK3tySgntwPOqx6_rIf9IS6Q8B63kebAI2ceEnara0GyjUM1zy2w8dzgAYD1hZ_rF1jkVEAjJeaqWxM4fzKI8OIK3yhj4Doidc_wHuYlPtI43A8wIdZ_3DHr8/s1600/67098419_2372475986198990_7826100393850437632_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1160" data-original-width="870" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYrHP_RAgc8OFnxI4UZ5PsK3tySgntwPOqx6_rIf9IS6Q8B63kebAI2ceEnara0GyjUM1zy2w8dzgAYD1hZ_rF1jkVEAjJeaqWxM4fzKI8OIK3yhj4Doidc_wHuYlPtI43A8wIdZ_3DHr8/s320/67098419_2372475986198990_7826100393850437632_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>3 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Mutfak penceresine kuş yemi döktüm. Nöbet değişimi yapan
kumrular yem aramak için uzağa gitmiyorlar. Hemen yan pencerede karınlarını
doyurup, kutsal görevlerinin başına dönüyorlar. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghcw100nThNRGz68HTjeHKI-nmgub2eUeX0YbwHrs7jVGt2B8ZqwiC5atpmJAHc_Zovvig42WkU8lWPfrs91NTBy3Fj3d-H4_tPXG-b3pULr2O6DWTBK95z4EZJfZqLbrEZGgLCHsFy3OA/s1600/67208111_2245521065759857_2935633236560183296_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1142" data-original-width="906" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghcw100nThNRGz68HTjeHKI-nmgub2eUeX0YbwHrs7jVGt2B8ZqwiC5atpmJAHc_Zovvig42WkU8lWPfrs91NTBy3Fj3d-H4_tPXG-b3pULr2O6DWTBK95z4EZJfZqLbrEZGgLCHsFy3OA/s320/67208111_2245521065759857_2935633236560183296_n.jpg" width="253" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>4 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Birbiriyle savaşan güvercinler salon penceresinin önündeki
bütün yemi bitirmişler. Nöbet değişiminden kalkıp yemek yemeğe gelen Odysseus
pencere kenarını boş görünce epey bozuldu. “Dur bekle,” dedim. Pencereyi açıp
ortamı yemledim. Ben bunu yaparken kenara çekilip bekledi. Sonra da yüzüme baka
baka karnını doyurdu. Beni seviyor.<o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgX3DfDlnrm8-weEmsVRMP6-f-LRT961Zl2gcTw5GP4FcNwy5a_0cNKQhBKhK1er6szGbGq5RQTCoIL3BJbIuFV3IviPndVA_BCQGBofI8pGUPMEcwU-DUeWH0bGgJ3GHY4l819KXM4Tfdn/s1600/67170502_2427183484177020_5913295038804131840_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1040" data-original-width="780" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgX3DfDlnrm8-weEmsVRMP6-f-LRT961Zl2gcTw5GP4FcNwy5a_0cNKQhBKhK1er6szGbGq5RQTCoIL3BJbIuFV3IviPndVA_BCQGBofI8pGUPMEcwU-DUeWH0bGgJ3GHY4l819KXM4Tfdn/s320/67170502_2427183484177020_5913295038804131840_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>5 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Daha iri olan kumrunun kuyruğunda beyaz bir tüy olduğunu
fark ettim. Daha iri olduğu için onun erkek olduğunu düşünüyorum. Böylece artık
Odysseus’un hangisi olduğunu biliyorum. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifSk7xXRutXI18mPvHMFNIGMVo6ZZqtDptNmzeI3AOfFwaWx0L87AhPkuL8Xizmc8TM58zvnpI_SInz235cfybknxoeBVX56dIgY3lHVZZiVt7cF45qiXXsH8D_KklZ4eppAEDKF54yIou/s1600/66866538_10157085417343673_3581504134995509248_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="960" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifSk7xXRutXI18mPvHMFNIGMVo6ZZqtDptNmzeI3AOfFwaWx0L87AhPkuL8Xizmc8TM58zvnpI_SInz235cfybknxoeBVX56dIgY3lHVZZiVt7cF45qiXXsH8D_KklZ4eppAEDKF54yIou/s320/66866538_10157085417343673_3581504134995509248_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>6 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Çiçekleri sulamak zorunda kaldım. Penelope korkup yerinden
kalktı. İşte o zaman onu gördüm. İkinci bir yumurta. Uzun zamandır orada
duruyor olmalı. Sürpriz yumurta; Kinder. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGqNYmQGMNpDvd-cyYBEEDX5i4640hMIcG-KszhnU6MTmAbjpVIPeGoHFvcIhAHvwXODFRD8UUvw-lV4sq7MyHiS8Aih37bi1Qgnlz6dfRL_tqqknozaRwILNsBMN921Witbz_q4IT7HFY/s1600/IMG_20190705_132351.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGqNYmQGMNpDvd-cyYBEEDX5i4640hMIcG-KszhnU6MTmAbjpVIPeGoHFvcIhAHvwXODFRD8UUvw-lV4sq7MyHiS8Aih37bi1Qgnlz6dfRL_tqqknozaRwILNsBMN921Witbz_q4IT7HFY/s320/IMG_20190705_132351.jpg" width="240" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>15 Temmuz 2019 <o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Geçtiğimiz hafta nöbetleşe yumurtaların üzerinde yatmayı
sürdürdüler. Ve bu sabah beni bir sürpriz bekliyordu. Odysseus ve Penelope’nin
beklenen bebeği Telemakhos yumurtadan çıktı. Tam da 21. Günde. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisB_urBdNt8Hln67ousgtC15y9pov3bBN0HnPMx4_i9Ke5MVv9gInobk6UuHN-rk0zK4kRFKrMNKDhfCWSmA_OevDgo3aDTVAnw8kjPOe3JAM79DhoXFnufDqTfbets4boYTDZmvKakJjf/s1600/67180739_10157099658903673_3431608719803154432_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="727" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisB_urBdNt8Hln67ousgtC15y9pov3bBN0HnPMx4_i9Ke5MVv9gInobk6UuHN-rk0zK4kRFKrMNKDhfCWSmA_OevDgo3aDTVAnw8kjPOe3JAM79DhoXFnufDqTfbets4boYTDZmvKakJjf/s320/67180739_10157099658903673_3431608719803154432_n.jpg" width="242" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>16 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Üzerinde kırçıllı tüyleri olan yavru kumru çok küçük
gözükmüyor. Hafif hafif kımıldıyor. Annesi genelde üzerinde oturup onu
ısıtıyor. Ve nöbet değişimi sırasında yavruyu ağızlarından besliyorlar.
Kinder’i görememiştim ve sonunda bu sabah kutunun kenarında gördüm. Anne baba
ondan ümidi kesmis olacak. Zavallı yavrucak öylece kutuda kalakaldı.<o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgi0WwmZ2eWn-QfhOEgmbsKDZl0xTozcx0QbJNuCNwCn1LUxKQ_Rviqta7-2PRBeGVBVm0UL0HFacw18VutBFBlK2Ca_THFTJZckxIRbebzSWKJODTQS-E5bGOGu68W7Gk0qFkfK9x3XvaU/s1600/IMG_20190716_092010.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgi0WwmZ2eWn-QfhOEgmbsKDZl0xTozcx0QbJNuCNwCn1LUxKQ_Rviqta7-2PRBeGVBVm0UL0HFacw18VutBFBlK2Ca_THFTJZckxIRbebzSWKJODTQS-E5bGOGu68W7Gk0qFkfK9x3XvaU/s320/IMG_20190716_092010.jpg" width="240" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>17 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Telemakhos gözle görünür biçimde büyüyor. Üstelik daha 2
günlük. Bir annesi bir babası besliyor. Tek çocuk olmanın faydalasını görüyor.
Zavallı Kinder’e hala üzülüyorum. Yağan yağmurlar yüzünden anne baba bir
yumurtaya sahip çıkabildi diye düşünüyorum. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4ef4D24E5jUElrhSf5sXp8vHX8XVyrYO7sqCT2g7NM8hF0gpU64uFYVOtljPNwcZ4wyx-bzM8gUImG7bumGC7FGlYcOywALSUGT5Y8r3nfeKM_mlPCz6xQ052ky4vWQGSN7oNGu8YJQWm/s1600/67348299_400892823870885_6389199396843552768_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="834" data-original-width="656" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4ef4D24E5jUElrhSf5sXp8vHX8XVyrYO7sqCT2g7NM8hF0gpU64uFYVOtljPNwcZ4wyx-bzM8gUImG7bumGC7FGlYcOywALSUGT5Y8r3nfeKM_mlPCz6xQ052ky4vWQGSN7oNGu8YJQWm/s320/67348299_400892823870885_6389199396843552768_n.jpg" width="251" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>18 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Penelope pencereye geldiğinde ötüyor sonra yavrusunu
besliyor. Bu gün ilk kez Telemakhos annesine cevap verdi. Sesini duydum.
Kafasını çevirip pencereden bana da bakıyor. Yakında yürümeye başlar. Bu gece
ilk defa annesi ve babası onu yalnız bıraktı. Kutuda şu an tek başına uyuyor. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhB6MPMlsge-vWPASXalXymJ0UEhYoBahoZhNbUPsJ7y-580ikGUNrez2uRNjhg_dkYfzcm5aEtWxLrwo2duE3PxoGtlwRZIJOkA1jNgkpXpdQzjpS9SOZN-IexT7UnRmSDecGeexe08Qlg/s1600/IMG-20190723-WA0000.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1219" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhB6MPMlsge-vWPASXalXymJ0UEhYoBahoZhNbUPsJ7y-580ikGUNrez2uRNjhg_dkYfzcm5aEtWxLrwo2duE3PxoGtlwRZIJOkA1jNgkpXpdQzjpS9SOZN-IexT7UnRmSDecGeexe08Qlg/s320/IMG-20190723-WA0000.jpg" width="243" /></a></div>
<br /></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="MsoNormal">
<i><u>19 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün yavruyu pek gözlemleyemedim. Annesi ona yemek getirdi
mi bilmiyorum. Biraz endişeliyim. Eğer anne/ baba gelmediyse Telemakhos’u benim
beslemem gerekecek. Bunun için bulguru haşlayıp önüne koymayı düşünüyorum.
Umarım buna gerek kalmaz. <o:p></o:p><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij0oEM_yTcBF8W2dlgz-E7juTXzHCy4A1Iu8Y-3UFOpR08wdPJzN0p0HGbWTa4mVzNhZabXHXHpCioouK8bBk3Idh4nPdJxO15pyhWpKhJYR5RegahSGNVjL1VEuV9SkkDdBAtiotxJTH_/s1600/67384339_352504945667384_4835659607906975744_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="989" data-original-width="810" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij0oEM_yTcBF8W2dlgz-E7juTXzHCy4A1Iu8Y-3UFOpR08wdPJzN0p0HGbWTa4mVzNhZabXHXHpCioouK8bBk3Idh4nPdJxO15pyhWpKhJYR5RegahSGNVjL1VEuV9SkkDdBAtiotxJTH_/s320/67384339_352504945667384_4835659607906975744_n.jpg" width="262" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>20 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Sabah altıda uyandım. Gözüm, kulağım pencerede. Neyse
endişem çabuk sona erdi. Yedi civarı anne gelip yavruyu besledi. Her şey
yolunda. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtRk1ww-FQ36zoAMtzvFA4mZRIPtVxfmN1l0HXNZ0Vs-LxuyQXoULJuzZJeV2Es7Jgp4af01vbN4CFs_Q90wiTPvcZjr9w2_F1tcvpU6st5RO_FcS0HZo-56MZFW8hytB8cX_1_dy9NMmi/s1600/67069255_522019865205180_2641813755041677312_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="713" data-original-width="845" height="270" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtRk1ww-FQ36zoAMtzvFA4mZRIPtVxfmN1l0HXNZ0Vs-LxuyQXoULJuzZJeV2Es7Jgp4af01vbN4CFs_Q90wiTPvcZjr9w2_F1tcvpU6st5RO_FcS0HZo-56MZFW8hytB8cX_1_dy9NMmi/s320/67069255_522019865205180_2641813755041677312_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>21 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Telemakhos büyüyor. Kırçıllı tüylerini dökmeye başladı.
Gövdesinin alt tarafı bir kumru rengini almaya başlıyor. Kuyruğunda da beyaz
bir tüy çıktı. Umarım onu diğer kumrulardan ayıracak bir renk farkı olur.
Pencereden uçup gittikten sonra da gördüğümde onu tanımak istiyorum. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlEUKiMYAn5MR8aWlza-Ymw905KSfNKLZRuDWQEUaZssLYZ4P6bB1T2hyTO2wI8oGXJ7i6NJ5jS2fIqpBTlmOzxE2Y9PNI4VVC1DCLw-BRdZny7C8lunY8le0_3r_5J72C9tPEYAxcpCao/s1600/67275335_1344567342362355_6086400066422046720_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1143" data-original-width="680" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlEUKiMYAn5MR8aWlza-Ymw905KSfNKLZRuDWQEUaZssLYZ4P6bB1T2hyTO2wI8oGXJ7i6NJ5jS2fIqpBTlmOzxE2Y9PNI4VVC1DCLw-BRdZny7C8lunY8le0_3r_5J72C9tPEYAxcpCao/s320/67275335_1344567342362355_6086400066422046720_n.jpg" width="190" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>22 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün annesi gelip bir süre yavrunun karşında oturdu. Sonra
Telemakhos ilk defa kanatlarını açıp birkaç kez çırptı. İlk uçma dersini aldı
sanırım. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5qLJKJzM-TGKW_zjYYKfcx9c4ICNrQgk2o6VtIH52F-eEaXJ3ToIOenaej_cm_2PncZvfhNp_18hY1EnUNxbZWhAEOVCGLa1YcKnRTbBkdJ2lU3YSCSjWNx2HT36wgln9PdIk76pOTVL9/s1600/67155861_487964438633308_7422031025988960256_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1170" data-original-width="878" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5qLJKJzM-TGKW_zjYYKfcx9c4ICNrQgk2o6VtIH52F-eEaXJ3ToIOenaej_cm_2PncZvfhNp_18hY1EnUNxbZWhAEOVCGLa1YcKnRTbBkdJ2lU3YSCSjWNx2HT36wgln9PdIk76pOTVL9/s320/67155861_487964438633308_7422031025988960256_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>23 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün anne baba ve yavru üçü bir araya geldi. Küçücük kutuya
birlikte sığdılar. Anne ve baba sırasıyla yavruyu beslediler. Yavru dediysem
neredeyse anne ve babası kadar oldu. Tüyleri epey değişti. <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhT4fbdqPhgty_GVQfbZVjibh8XgDcguHFaITFcbsEl9LSb7Zqr81ssEvqwjOxobRf92iH3-k4K9bQdGA_AbEFHqGdTOWeC3F2bJwxI5WjIaFpPDzhs8cREq7i7pcni6SVulThGlln9CFZd/s1600/67354223_697190854041849_6855097284242178048_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="970" data-original-width="939" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhT4fbdqPhgty_GVQfbZVjibh8XgDcguHFaITFcbsEl9LSb7Zqr81ssEvqwjOxobRf92iH3-k4K9bQdGA_AbEFHqGdTOWeC3F2bJwxI5WjIaFpPDzhs8cREq7i7pcni6SVulThGlln9CFZd/s320/67354223_697190854041849_6855097284242178048_n.jpg" width="309" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>24 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün İstanbul epey yağmurlu. Bir önlem almam gerekiyordu.
Yavrunun altındaki kutu önceki yağmurlardan epey parçalanmış halde. Kutunun
üzerine büyükçe bir karton kutunun kapağını yerleştirdim. Derme çatma bir
kulübede gibi. Neyse ki o şiddetli yağmurdan kutu sayesinde nasibini almadı. Yağmur
hafifleyince üzerini tekrar açtım. Yağmurla tanışsın ve annesi geldiğinde
kutudan ürkmesin diye. Her şey yolunda. <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1EzNY0H5WSsm0S5NHtyNIJNLfFT__h4q1wMxYK5xa1d1FVqORFTo2jeBJtBvsmG5paW603KhyphenhyphenrNDqbbTKzkVrgwKMk8NktCtQ7-SgC9ArD-czzj4O-SuXGW9d5VtbSV01nQ5reR3boJFD/s1600/67355715_1332944886855455_7106575088371105792_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="928" data-original-width="696" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1EzNY0H5WSsm0S5NHtyNIJNLfFT__h4q1wMxYK5xa1d1FVqORFTo2jeBJtBvsmG5paW603KhyphenhyphenrNDqbbTKzkVrgwKMk8NktCtQ7-SgC9ArD-czzj4O-SuXGW9d5VtbSV01nQ5reR3boJFD/s320/67355715_1332944886855455_7106575088371105792_n.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>25 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Yavru sabah ilk kez pencerede bana döndü ve kanatlarını
kocaman açıp birkaç kez kanat çırptı. Bugün her zamankinden daha cin bakıyor.
Etrafı gözlemliyor. Bence yakında pencere içinde yürümeye ve hafif hafif uçmaya
başlayacak. Yağmur ara ara yağıyor ama çok şiddetli değil. Yavrunun keyfi
yerinde. <o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5Y7Kduv4Fw-J0iGAGn7-FBFoIA9is6_pPShqi3yRebC-BIP__ZZrz2WJSfd2_NgmWDvtjTcSkBLLtDOf1hMuhiPslycjDs2ZDUJpc49If-X6evHzMFFMlm3T6yC5y71fzGdN4L59mxC71/s1600/67497663_872484543122465_6082175059848331264_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5Y7Kduv4Fw-J0iGAGn7-FBFoIA9is6_pPShqi3yRebC-BIP__ZZrz2WJSfd2_NgmWDvtjTcSkBLLtDOf1hMuhiPslycjDs2ZDUJpc49If-X6evHzMFFMlm3T6yC5y71fzGdN4L59mxC71/s320/67497663_872484543122465_6082175059848331264_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u>26 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Yavru bütün gün boyunca kendini temizledi. Doğduğu günden
beri bedenini kaplayan kırçıllı tüylerin çoğu dökülmüş yerini yeni kumru
tüyleri kaplamıştı. Geride kalan tek tük kırçıllı tüyleri de ağzıyla koparıp
attı. Artık tam bir kumru gibi gözüküyor.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-_8Lw_XXXSnNXoLKF5iPxcfgeQRfIu0lubPXJ0bLpT0r6CW1rm7S5MeWl77NoaTF6welc-ajzG5U9iggCYadl-ItQxwIPpGsuuO5yH0_hNPmn6yUM-kuAEv4XP1bqnhvkJKWBbtpzXLXP/s1600/IMG-20190727-WA0003.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1077" data-original-width="1344" height="256" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-_8Lw_XXXSnNXoLKF5iPxcfgeQRfIu0lubPXJ0bLpT0r6CW1rm7S5MeWl77NoaTF6welc-ajzG5U9iggCYadl-ItQxwIPpGsuuO5yH0_hNPmn6yUM-kuAEv4XP1bqnhvkJKWBbtpzXLXP/s320/IMG-20190727-WA0003.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>27 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sabah ayak sesleriyle uyandım. Perdeyi araladım ve
kumruyu kutunun dışında, saksının üzerinde buldum. İlk defa kutunun dışına
çıktı. Biraz yürüyüp etrafı gezindi. Dışarıdaki ağaçlara baktı ve sonra
kutusuna geri döndü. Dünyası genişliyor. <o:p></o:p><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3FJuZrEVZagWvAU_Qxnpb7sYDOT35uld9vmKdeQ8Xym0un-29ca5FlBOlqMQcwpNaU6LPbGH4y7N1qclJVefep_T9J_0ux8-PQMSqeS_4wV7gCkrfyLNu5hIT6xVlTx6kjtozeLAmE5pI/s1600/67556900_2400100123594024_8977077309064347648_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="750" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3FJuZrEVZagWvAU_Qxnpb7sYDOT35uld9vmKdeQ8Xym0un-29ca5FlBOlqMQcwpNaU6LPbGH4y7N1qclJVefep_T9J_0ux8-PQMSqeS_4wV7gCkrfyLNu5hIT6xVlTx6kjtozeLAmE5pI/s320/67556900_2400100123594024_8977077309064347648_n.jpg" width="240" /></a></div>
<span id="goog_1441826928"></span><span id="goog_1441826929"></span><br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<div class="MsoNormal">
<i><u>28 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Yavru dün geceyi saksının üzerinde uyuyarak geçirdi. Bugün
ise gezinti bölgesini biraz geliştirdi. Ama hala koca bir bebek. Kenara
serptiğim bulgurlarla ilgilenmedi. Annesinin gelip onu beslemesini bekliyor.
Neyse ki iyi bir annesi ve babası var. Gün içerinde sık sık ziyaretine
geliyorlar. Onlar gelince hemen kutusuna girip yemeğini bekliyor. Çok tatlı. <o:p></o:p><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2E64Pj9MzVDibJ-V5mteoHFFLp74qNcC2OxUAOK0Cuct10JQ3o05fbEtprXx4ZA6NEHEwEL5AMwE2epHn0v_SJjm4j_kO2J-KrEpfj36NCiqmcLyXqSdTM0lksmNZuQHQ6kX-RFENZUgU/s1600/67411402_2469325626466875_4323389658693107712_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1040" data-original-width="780" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2E64Pj9MzVDibJ-V5mteoHFFLp74qNcC2OxUAOK0Cuct10JQ3o05fbEtprXx4ZA6NEHEwEL5AMwE2epHn0v_SJjm4j_kO2J-KrEpfj36NCiqmcLyXqSdTM0lksmNZuQHQ6kX-RFENZUgU/s320/67411402_2469325626466875_4323389658693107712_n.jpg" width="240" /></a></div>
<br /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><u><o:p><span style="text-decoration: none;"><br /></span></o:p></u></i></div>
<div class="MsoNormal">
<i><u>29 Temmuz 2019<o:p></o:p></u></i></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Otuz yedi gündür penceremde yaşayan kumru ailesinin yaşam
bulan tek çocuğu Telemakhos, yumurtadan çıkışının on dördüncü gününde yuvadan
uçtu. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu geçen muhteşem süreç içerisinde kumrulardan çok şey
öğrendim. Bakmak ve görmek arasındaki farkın altını koyu bir kalemle çizdim.
Yaşamın görebildiğim kısmı için minnet duyarken, şahit olamadıklarım için
beslediğim merakı kat be kat arttırdım. Fedakarlarlığın, sadakatin, aşkın ve
sabrın ne demek olduğunu hatırladım. Sevginin sahiplenmeyle ilgili değil, saygı
ve vicdanla alakalı olduğunu, hiçbir canlının özgürlüğüne müdaale etmeden onu
tüm varlığınla sevebileceğini kendime bir kez daha fısıldadım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tek taraflı sanmayın, kumrular da benden çok şey öğrendi.
Bir şehrin kaosuna, belediyesine, yangınına, Haziran’ına ve Temmuz’una şahit
oldular. Aşk hayatımı dinleyip, benimle
sevinip, benimle üzüldüler. Küçük İskender’in ardından en sevdiğim şiirini ağlayarak okuyuşumu dinlediler. Bütün kız arkadaşlarımın özel hayatlarına
burunlarını soktular. Yeni romanımın sancılarının benimle çekip, yazdığım dizi
film senaryosunu beğendiler. Stranger Things’in ve La Casa de Papel’in
3. sezonunu benimle birlikte izlediler. Joao Gilberto’ya saygı duruşunda
bulunup gece gündüz The Girl from Ipanema’yı dinlediler. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kumrular ve ben pek çok öğrenip, hiçliğe çoğaldık.<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYzzQIhMmB0AlVYSp11kwps2GbD5GUxsM6eI7YzmHknor4DUoRAzi8bR5nic6Bjl4u9W9ZQEClTKLWpIdXdpCAPIhX-OdPgKtfH4F_HhFfbzgRA3F8ye29iyRC6PQSzqX7X6mtPHKXCwxV/s1600/67402227_478897282932235_1358522868966621184_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="750" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYzzQIhMmB0AlVYSp11kwps2GbD5GUxsM6eI7YzmHknor4DUoRAzi8bR5nic6Bjl4u9W9ZQEClTKLWpIdXdpCAPIhX-OdPgKtfH4F_HhFfbzgRA3F8ye29iyRC6PQSzqX7X6mtPHKXCwxV/s320/67402227_478897282932235_1358522868966621184_n.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="background-color: white; font-family: "arial" , sans-serif; font-size: 32px;">" Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla "</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="background-color: white; font-family: , "blinkmacsystemfont" , "segoe ui" , "roboto" , "helvetica neue" , "arial" , sans-serif , "apple color emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui symbol"; font-size: 16px;"> Füruğ Ferruhzad</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-35026697041134340112019-06-15T05:51:00.000-07:002019-06-15T05:51:21.315-07:00Beyin Yakan İspanyol Filmleri <br />
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast">
<span style="font-size: large;"><b>1-</b> <b>Los cronocrímenes </b>/ Suç Zamanı (2007) </span><o:p></o:p></div>
<br /><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/3XuWoe9NSic/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/3XuWoe9NSic?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b>2- La habitación de Fermat</b> / Kapan (2007)</span></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/tR8H6hLhQBw/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/tR8H6hLhQBw?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><b>3- La piel que habito </b>/ İçinde Yaşadığım Deri (2011)</span></span></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 14.6667px; text-align: center;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/BOto6S0Rz64/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/BOto6S0Rz64?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; font-size: 14.6667px; text-align: center;"><br /></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b>4- Mientras duermes </b>/ Ölüm Uykusu (2011)</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<br /><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/pJFXlyd9JwM/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/pJFXlyd9JwM?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b>5- Musarañas</b>/ Tuhaf Ev (2014) </span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/j23AVI7KQlI/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/j23AVI7KQlI?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b><br /></b></span></div>
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; line-height: 107%;"><span style="font-size: large;"><b>6- El
desconocido</b> / Bilinmeyen Numara (2015)</span></span><br />
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; line-height: 107%;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/4a0IE_gSMYI/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/4a0IE_gSMYI?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; line-height: 107%;"><span style="font-size: large;"><b>7- Contratiempo</b>
/ Görünmeyen Misafir (2016)</span></span><br />
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; line-height: 107%;"><span style="font-size: large;"><br /></span></span>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/Fo6-sfYjn1s/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/Fo6-sfYjn1s?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"></span><br />
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b>8- Pieles</b> / Deriler (2017)</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/sdr_Bwbybsk/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/sdr_Bwbybsk?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: Calibri, sans-serif; line-height: 107%;"><span style="font-size: large;"><b>9- El
aviso</b> / Uyarı (2018)</span></span><br /><div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/ILXsQiXPB00/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/ILXsQiXPB00?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoListParagraph">
<span style="font-size: large;"><b>10- Durante La Tormenta</b> / Fırtına Anı (2018)</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/t2-79qK2Cio/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/t2-79qK2Cio?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraph">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 11.0pt; line-height: 107%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-35021009470801153852018-07-18T03:01:00.001-07:002018-07-18T03:21:34.884-07:00"Yağmur" Lu Yu <br />
<div class="MsoNormal">
<i>733-804 yılları arasında yaşayan Lu Yu, Çin’de
halen “Çay Tanrısı” olarak anılıyor. Yetim bir çocuk olan Lu Yu üç yaşında
manastıra teslim edilir. Burada aldığı
Zen Budizm’ine ait öğretiler onun ilgisini çekmez. On iki yaşında manastırı terk ederek gezici bir tiyatroya katılır. Burada hem
komedyen olarak rol yapar hem de üç tane komedi oyun yazar. <o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i>Genç yaşlarından itibaren çay kültürüne ilgi
duyar. Tiyatro grubundan ayrılıp, yerleşik bir düzene geçen Lu Yu,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>760 yılından 780’e kadar yirmi yıl boyunca Çin’in
vazgeçilmez içeceği “çayı” araştırır ve “Çay Geleneği” adındaki anıtsal kitabı
yazar. <o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i>Hayatta iki büyük aşkı vardır; çay ve şiir.
Ülkesinde gezer dolaşır ve suların tadına bakar. Sonunda ideal çayın
yapılabilmesi için gerekli suyu </i><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><i>Yangzte Nehri’nin batısında bulur.
Genelde doğayı betimleyerek yazdığı şiirleri, titizlikle incelediği çay kadar
lezzetlidir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9GMgZUwJYCLUFjo4CrlBD7SAcYjk-39GPJ21sC5nmN1qEd3ZwRsrNIsOSy1vzGVKNlmOb6w-_yvBAHQ_567B16OPdFo_yih9PQZ-iKnzw5mxsJPDGnXux-5cpugRPBlljpUSXjDrzOR17/s1600/lu-yu-god-of-tea.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="324" data-original-width="432" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9GMgZUwJYCLUFjo4CrlBD7SAcYjk-39GPJ21sC5nmN1qEd3ZwRsrNIsOSy1vzGVKNlmOb6w-_yvBAHQ_567B16OPdFo_yih9PQZ-iKnzw5mxsJPDGnXux-5cpugRPBlljpUSXjDrzOR17/s320/lu-yu-god-of-tea.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-tab-count: 1;"> </span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<h2>
<span style="mso-tab-count: 1;"> </span>Yağmur</h2>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Çatlarken koza <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Belirir ışıklar alacakaranlıkta,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Siler süpürür dünyayı<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">İnerken göğün güçlü okları.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Cibinlikten süzülür ışık<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Tan vakti düşlerine<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Pirinç ısıtırken tatlı çimenleri<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Buğulanıyor baharın elbiseleri.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Havuzdaki balık kamçılıyor kuyruğunu<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Yetişmek için oluğa.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Dalyanları aşıp yutuyor; mesafeyi, döngüyü<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Kanatlara dokunuyor, geri dönüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Taç yaprakları sadece düştü <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Henüz sürüklenmedi,<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Ama yeni açan ıslak çiçekler kırmızıya boyuyor dalları<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Güvendiğim anda.<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;">Lu YU</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çeviri: <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Candan Selman<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-54732841308164566702018-05-24T13:13:00.001-07:002018-05-24T13:13:37.369-07:00Komşunun Tuhaf Kafası Yunan Yeni Dalga Sineması <br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDC5xSAuSpJFvpdccYIdy90uHAOtJqyZlf9kvSFmobHqB7bC8c9Wffu85AU9KVESbmAVsNhGPkjn-cRWR81OOl4eW-E0QdHxDcMIXWWpUUSdkONSFhizbRyS-S09lAH6yB7mExdp6QZp-C/s1600/dfdsf.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDC5xSAuSpJFvpdccYIdy90uHAOtJqyZlf9kvSFmobHqB7bC8c9Wffu85AU9KVESbmAVsNhGPkjn-cRWR81OOl4eW-E0QdHxDcMIXWWpUUSdkONSFhizbRyS-S09lAH6yB7mExdp6QZp-C/s320/dfdsf.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2009 yılında Kynodontas (Köpek Dişi) filmini izlediğimden
beri gözüm komşuda. Modern dünyada robota dönüşen, sistemin kölesi, oyuncağı
haline gelen bireyi ve bireyin sistemdeki yerini sorgulayan Köpek Dişi, Yunan
Sineması’nda yeni bir kapı açmış gibi gözüküyor. 2000lerin başından itibaren
Türk izleyicisinin dikkatini çeken Kore sineması gibi Yunan sineması da
özellikle krizden sonra çekilen çarpıcı filmleriyle baş döndürmeye devam
ediyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Köpek Dişi (2009) </b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Kynodontas<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-family: "Arial",sans-serif; font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">Üç çocuğunu kendi yöntemiyle
yetiştiren, dünyadan soyutlayan adeta kendi dilini yaratan otoriter bir baba,
babaya zorunlu inanan, sesini çıkarmayan bir anne, kaotik bir aile.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yönetmen Yorgos Lanthimos sert bir dille
anlattığı bu kara filminde sistemde kediden korkan, köpekleşen insanı toplumun
en küçük birimi olan aile içinde irledemiş. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Tayyareci (2010) <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Attenberg<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Köpek Dişi filminin yapımcılarından Athina Rachel
Tsangari'nin yönetmenliğini yaptığı Attenberg, hasta babasıyla, annesiz büyüyen
bir kızın kendini arama, bulma, kaybetme hikayesi. Köpek Dişi filminde olduğu
gibi film yine bedensel bir dille anlatılmış. Cinselliğin keşfi hayvanları
taklit ederek gerçekleştiriliyor.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yönetmen
filmi çekerken psikolojiden değil, biyolojiden ve zoolojiden faydalandığını
dile getiriyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Şiddet Güzeli (2013) <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Miss Violence<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şiddet Güzeli on bir yaşındaki <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Angeliki’nin <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>doğum günü partisiyle başlıyor. Çok geçmeden
parti bir faciayla sona eriyor. Güzel Angekili kendini balkondan aşağıya
bırakıyor. Arka fonda “Dance me to the end of love” çalıyor. 70. Venedik Film Festivali'nde
Alexandros Avranas'a en iyi yönetmen ve Themis Panou'ya en iyi erkek oyuncu
ödülü kazandıran Şiddet Güzeli yine Köpek Dişi’ninde olduğu gibi ataerkil bir
ailede, babanın sözünden çıkamayan ve gençliklerini, hayatlarını harcayan
çocukların öyküsünü dile getiriyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">İçimizdeki Düşman
(2013) <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">O ehthros mou<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yunan yeni dalgasının en iyi örneklerinden sayılan
“İçimizdeki Düşman” Yorgos Tsemberopoulos imzası taşıyor. Atina’da kriz sonrası
meydana gelen suçları, toplumun ve sistemin suçlar karşısındaki duruşunu ve
huzuru bozulan bir aileyi konu alıyor. Koleksiyonundaki plaklarda tek bir çizik
görmek istemeyen Kostas Stasinos’un ‘çiçek gibi olan’ hayatı, bir gece evine
giren soyguncularla birlikte dağılır, çizik içerisinde kalır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Kuş Yemi Yiyen Oğlan
(2012) <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İnsan koca bir şehirde nasıl bu kadar aç olabilir? Nasıl bu
kadar yalnız olabilir? Knut Hamsun’un “Açlık” romanından esinlenen Ektoras
Lygizos, Atina’da kuşuyla yapayalnız yaşayan, bülbül gibi sesi olan 22
yaşındaki Yorgos’un açlığını anlatıyor.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Meraklısına komşudan bonus :<span style="mso-spacerun: yes;">
</span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Strella(2009), September(2013), Istoria
52 (2008).<o:p></o:p></b></div>
<br />Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-51904673964651045692018-02-26T02:10:00.000-08:002018-02-26T02:10:06.494-08:00Yeni Dalga 1.BÖLÜM Fotokopi <span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;">Bir telefon hayatınızı ne kadar değiştirebilir? </span><br />
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;">Peki bu şarj ömrü 20 sene olan nükleer bir telefonsa? Birbirinden bağımsız hikayelerden oluşan Yeni Dalga dizisi sizi nükleer telefon C-FORM ile tanıştırıyor.
Şarj ömrü uzarsa, insan ömrü kısalır mı?</span><br />
<br />
<span style="color: #111111; font-family: Roboto, Arial, sans-serif;"><span style="background-color: white; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;">Yönetmen: cAN selmAN</span></span><br />
<span style="color: #111111; font-family: Roboto, Arial, sans-serif;"><span style="background-color: white; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;">Senaryo: cANdAN selmAN </span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/jCs93MkyRp0/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/jCs93MkyRp0?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<h1 class="title style-scope ytd-video-primary-info-renderer" style="background: rgb(255, 255, 255); border: 0px; color: var(--ytd-video-primary-info-renderer-title-color, var(--yt-primary-text-color)); font-family: Roboto, Arial, sans-serif; font-size: var(--ytd-video-primary-info-renderer-title-font-size, 1.8rem); font-weight: 400; line-height: 2.4rem; margin: 0px; max-height: 4.8rem; overflow: hidden; padding: 0px; text-shadow: var(--ytd-video-primary-info-renderer-title-text-shadow, none); transform: var(--ytd-video-primary-info-renderer-title-transform, none);">
<br /></h1>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-46058653043049735402018-01-08T00:52:00.000-08:002019-12-08T11:00:25.927-08:00Çürüyen Kadınlar; Thanatomorphose ve Contracted <div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht891Ts4ALRBdYKv0eDneBD27sBte2T0nPAwTT9pgNiIabCZxPRaLhrA2SeNeoRWba8OKqTeObkLfSpgBsfeVzUUpe2sjpJSpUjl9rskcUBaE_nb7Qgn2hOP-KxtYucQoLvacBiLurJx6U/s1600/thanatomorphose-spanish-dvd-cover.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="725" data-original-width="501" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht891Ts4ALRBdYKv0eDneBD27sBte2T0nPAwTT9pgNiIabCZxPRaLhrA2SeNeoRWba8OKqTeObkLfSpgBsfeVzUUpe2sjpJSpUjl9rskcUBaE_nb7Qgn2hOP-KxtYucQoLvacBiLurJx6U/s320/thanatomorphose-spanish-dvd-cover.jpg" width="220" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<span style="font-size: 12pt;">Thanatomorphose.
İzlemesi de adı gibi zor bir film. Film bitiyor ve Sibyl’i hatırlıyorum. Şu
Yunan Mitolojisi’nde kocaya kocaya bir çekirgeye dönüşen bedeniyle, cam bir
kavanoz içerisinde yaşarken ölümü özleyen kahin kadını.</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Filmimizin
kahramanı kadın da Sibyl’in kaderini yaşıyor gibidir. Yeni bir eve taşınmıştır.
O sabah bedeninde çürükler ve yaralarla uyanır. Günler geçtikçe yaralar artacak
ve kadın yaşarken ölümün çürüme evresini gün be gün hissedecek, yeni girdiği ev
bir mezar gibi onu kavrayacaktır. Evin duvarındaki vajina görünümlü yarık da
git gide açılacak, kadın çürürken, belki de onu öteki dünyaya taşıyacak kapı
olacaktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Ölüm
neticesinde organizmanın bozulması ve tahribatın gözle görülür halini tasvir
eden Yunanca Thanatomorphose kelimesi, Thanatos (ölüm) ve morphosis (dönüşüm)
kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">1922
yıllarında Freud, Thanatos (ölüm) güdüsünü incelemeye alır. Freud’a göre
başlıca iki temel güdü vardır. Yaşama gücünü tanımlayan libido ve yıkıcı
içtepileri açıklamak üzere yaşam güdüsünün karşısında duran insanın ölüm
güdüsü, destrudo (thanatos). <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Freudyen
bakış açısına göre ölüm içgüdüsü (thanatos) kişinin kendisine yöneldiği zaman
kendi kendine bir yıkıma, kendini tahrip etmeye dönüşür. Hayat ve ölüm
içgüdüleri birbirlerine dönüşebilir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Ölüm
güdüsüyle baş etmeye çalışan kadın bir yandan çürürken, bir yanda da yaşama
tutunma arzusuyla hayat güdüsü libido’sunu ayakta tutar. Yaratıcılığı teşvik
eden libido sayesinde yapmaya başladığı heykeli kendi bedeninden kopan
parçalarla tamamlamaya çalışır, ölüme baş kaldırır. Pencereleri kapatıp
mezarında bir bütün olarak kalmaya direnen kadın, dünyayla olan bağını
koparmayı, cinselliğe tutunarak da reddeder. Mastürbasyon yapar, eve gelen
arkadaşıyla sevişmeye çalışır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Thanatomorphose
gibi, hastalıklar, virüsler, parazitler ya da mutasyon sonucu deforme olmuş
bedenlerin konu alındığı bir alt tür olan “Body Horror” kategorisine
koyabileceğimiz bir diğer film de Contracted. <o:p></o:p></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUe2D5hqlOHqbvW2qKnnjn0L41YZDFvsqLFKSK6htMsGtBpTxyykzoTsy1sSNJY2XonPFQBmgGUK9xbgccdummUVLGtaUJ0_ssAbiF0M9SBqVK9ane5Ml0eXCCWCErEvxwhfvmjvwyFeVl/s1600/Contracted2013poster.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="317" data-original-width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUe2D5hqlOHqbvW2qKnnjn0L41YZDFvsqLFKSK6htMsGtBpTxyykzoTsy1sSNJY2XonPFQBmgGUK9xbgccdummUVLGtaUJ0_ssAbiF0M9SBqVK9ane5Ml0eXCCWCErEvxwhfvmjvwyFeVl/s1600/Contracted2013poster.jpg" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">“Hayat;
cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır ve ölüm oranı yüzde yüzdür.”- Ronald David
Laing <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Genel yapısı
itibariyle Thanatomorphose’la benzer özellikle gösteren Contracted gerek
oyunculuk, gerek hikaye örgüsü ve yapısı itibariyle çok başarılı bir yapım
olmasa da, türün meraklıları için izlenesi bir yanı da var. Yine gün be gün
çürümeye başlayan esas kadınımız Thanatomorphose’daki kadının aksine, kendini
eve gömmez. Çürümesiyle baş etmeye, tedavi olmaya, gündelik hayat rutinini
bozmamaya çalışır. Ne yaparsa yapsın, morphosis (dönüşüm) Contracted filminde
de kaçınılmazdır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Bu sefer
hastalığın ya da ölümün nasıl bulaştığının izlerini filmin başında görürüz.
Ölümden bulaşan ölüm, hayat gibi cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Aynı
zamanda lezbiyen olan Contracted’in baş kahramanı, karşı cinsle tek gecelik bir
ilişki yaşar. Ama bunun sonuçlarına katlanması kolay olmayacaktır. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt; line-height: 107%;">Thanatomorphose’un
kadını finalde çürük bir et parçasına dönüşürken, Contracted’ın kadını
zombileşir. Hayvan Mezarlığı’nda söylendiği gibi, “Bazen ölmek daha iyidir.”<o:p></o:p></span></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-10340742541868173022018-01-02T07:41:00.000-08:002018-01-02T07:43:56.391-08:00Fantastik Güney Kore Dizileri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW9addvmSKrr7-QbE_-S33ICKuU2o04PRNYRrmXEEkXu9kM7D4qE9PYElZyd2AqvZWttp__cn4XAvP8wHcFboGiRBl7_bYvBcWcb_VKTEoMWEz0NA-VWlMPNZQfAtADp_C330z10iJz8vv/s1600/Desktop.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="800" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW9addvmSKrr7-QbE_-S33ICKuU2o04PRNYRrmXEEkXu9kM7D4qE9PYElZyd2AqvZWttp__cn4XAvP8wHcFboGiRBl7_bYvBcWcb_VKTEoMWEz0NA-VWlMPNZQfAtADp_C330z10iJz8vv/s320/Desktop.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Acı, merhamet ve intikam üçgeninde ilerleyen Güney Kore
filmlerini severim. Ama daha önce bir Kore dizisi izlememiştim. Nasıl bir
şeymiş acaba, bir arkadaşa bakıp çıkayım edasıyla girdiğim kapıdan henüz
çıkamadım. Ardı ardına izlediğim Güney Kore dizilerinin ardından Kore
yemeklerini ve Korece’yi de hayatıma sokmuş bulunmaktayım. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Güney Kore dizileri diğer ülkelerde olduğu gibi sezon sezon
ilerlemiyor. Geneli 20 civarında bölümde son buluyor. Bölümler bir saatten
oluşuyor. Ama çoğu dizide olduğu gibi son sahne, sizi bir sonraki bölümü de
izlemeye teşvik ediyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tüm dünyada olduğu gibi Kore dizilerinin bizde de izleyicisi
bol. Altyazı sorunu çekmeden istediğiniz türde diziye kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.
Ben genelde gizemli ve fantastik dizilerden hoşlandığım için seçimim bu yönde
oldu. Ben de bir tane izlesem diyenler için beğendiğim beş Kore dizisini sizlere
tanıtayım. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<h2>
Goblin: The Lonely and Great God </h2>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/8QMC1FwuwxA/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/8QMC1FwuwxA?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Goblin 16 bölümden oluşan fantastik bir drama dizisi. Daha
önce Train to Busan filminden tanıdığım Gong Yoo, dizide Kim Shin ya da nam-ı diğer Goblin karakterini
canlandırıyor. Mitolojik bir varlık olan Goblin, 939 yaşındadır ve tüm bu
yıllar içerisinde sevdiklerinin ölüme şahit olmuştur. Ölme arzusunda olan Goblin’in
beklediği biri vardır. Efsane Goblin’in gelininin geleceğini ve karnında saplı
duran kılıcı çıkarıp onu huzura erdireceğini söyler. Dizi Goblin, hafızasını kaybetmiş
bir ölüm meleği ve hayaletlerin dostu Goblin’in gelini arasında geçiyor. Bittiğinde
şiir gibi görüntüler ve nefis müzikleri hafızanızda kalıyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<h2>
My Girlfriend is a Gumiho</h2>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/-CZkZNrIJlY/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/-CZkZNrIJlY?feature=player_embedded" width="320"></iframe><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kız Arkadaşım Dokuz Kuyruklu bir Tilki ya da kısaca Gumiho, fantastik
bir romantik komedi. Gumiho Kore mitolojisinde geçen bir yaratık. Efsaneye
göre, Gumiho yani dokuz kuyruğa sahip bir tilki büyükannesi tarafından bir
resme hapsedilmiştir. Aslına dünyalar güzeli bir kız olan Gumiho’nun insan
formunda resimden kurtulabilmesi için
birinin resimdeki tilkiye dokuz tane kuyruk çizmesi gerekir. Dizimizde bu kuyrukları
çizerek Gumiho’yu yıllar süren tutsaklığından kurtaran kişi Cha Dae Woong’tur.
Dizi boyunca güzeller güzeli tilki kızımız Mi Ho, “nomu nomu nomu nomu chua” yani
“senden çok çok çok çok hoşlanıyorum,” diyerek Dae Woong’un peşini bırakmaz. Ve
tüm dizi boyunca et yemeye doyamaz. Gülerek izlediğiniz dizinin son bölümlerine
doğru duygu patlaması yaşanıyor ve yer yer gözleriniz doluyor. Dolunayda çıkan
dokuz kuyruğuyla sevimli Gumiho unutulmaz diziler arasında yerini alıyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<h2>
W - Two Worlds</h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/Cl8oZ_X3faM/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/Cl8oZ_X3faM?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kang Chul ,Güney Kore’de çok sevilen bir çizgi romanın baş
kahramanıdır. Tüm ülke her hafta yayınlanan Kang Chul’un hayatını yakından
takip etmektedir. Ama bir gün her şey değişir. Çizgi romanın yaratıcısının kızı,
genç doktor Oh Yeon-Joo çizgi romanın içine çekilir. İki farklı dünyanın insanları olan Yeon- Joo
ve Kang Chul arasında bir aşk filizlenmeye başlar. Çizgi romanın artık bir
yazara ihtiyacı yoktur. Karakterler yaşadıkça hikayenin sayfaları da dolup
taşar. W - Two Worlds manga ve webtoon sevenlerin ilgisini çekecek, temposu ve
duygusu yüksek bir dizi. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<h2>
Legend of the Blue Sea</h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/iGQjtboRHtA/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/iGQjtboRHtA?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Shim Chung bir denizkızıdır. Gerçek aşkı Heo Joon-jae’nin peşinden
karaya çıkar. Hiç bilmediği bir dünyaya ayak uydurmaya çalışan Shim Chung’un önünde
zorlu bir yol vardır. Ya ağlaya ağlaya biriktirdiği incilerini satıp,
insanların dilini algılayıp aşkı uğruna karaya ayak uyduracak. Ya da sularına
geri dönecektir. Diğer benzeri fantastik
Kore dizileri gibi Legend of the Blue Sea de hem geçmişte hem de günümüzde geçiyor.
Masalsı bir hikaye izlemek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir dizi. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<h2>
You Who Came From the Stars</h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/F_TDC2hpQ4M/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/F_TDC2hpQ4M?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Denizkızlarından, mitolojik yaratıklardan ve hayaletlerden
bahsetmişken uzaylılardan bahsetmesek olmaz. Do Min Joon 400 sene boyunca
insanlar arasında yaşamak zorunda kalan bir uzaylıdır. Ama dünyadaki geçirdiği
vaktin artık sonuna gelmiştir. 3 ay sonra dünyadan görünecek yıldız sayesinde
yaşadığı yere dönecektir. Ama aşk kapıyı
son anda çalar. Şımarık oyuncu Cheon
Song-Yi uzaylımızın yolculuğuna engel olacak gibidir. <o:p></o:p></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-80580105068648793342017-12-13T05:22:00.000-08:002017-12-13T05:22:37.678-08:00Çünkü insanın karakteri kaderi, romanın karaktersizi kederidir<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/mp2fo5ADCVE/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/mp2fo5ADCVE?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bizim adadan Süleyman vardır. Çocukluk arkadaşım. Tutturdu
bir gün krampon alacakmış. Eminönü’nde bir mağaza varmış, oradakiler hem
kaliteli, hem ucuzmuş. Futbol oynuyordum o zamanlar. Yani çok sevdiğimden
değil, takım bile tutmam aslına bakarsan. Ama işte Süleyman meraklıydı. Takım
kurdular adada. ‘İyi ya, kaleci olurum ben de,’ dedim. İnsan sıkılıyor adada.
Arkadaş arıyor. ‘Sen de alırsın bir tane spor ayakkabı,’ dedi. ‘Yok,’ dedim.
Hem param yok, hem de krampon dediği ayakkabıyı normalde giyemem. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İndik Eminönü’ne. Annem,
‘geç olmadan, dön’ dedi. ‘Babanla vapurda falan karşılaşma,
sinirlendirme adamı,’ dedi. Kırmızı, mavi, sarı renkli kramponları görünce,
‘almam,’ dediğime pişman oldum. Cebimdeki paraya baktım, beyaz keten
ayakkabılara yetiyor. Krampondan daha çok işime yarar. Satın alıp hemen ayağıma
giydim. Süleyman gitti, siyah bir krampon seçti. Kenarında mavi çizgisi olan
sapsarı bir tanesini gösterdim. ‘Karı mıyım lan ben?’ dedi. Zevklerimiz pek
uymuyor ama Süleyman en iyi arkadaşım. Güzel saçları var. İpek gibi. Koşarken
savuruyor saçlarını. Siyah ayakkabıları çok yakıştı. Dükkândan çıktık. Bir kız
varmış. İstanbul Üniversitesi’nde okuyormuş. Beyazıt’ta. ‘İstersen bekle beni,
bir saat görüp geleyim, birlikte döneriz adaya.’ dedi. Saat daha erken ‘olur,’
dedim. Dükkânın camında kendisine baktı. Saçlarını düzeltti. ‘Nasıl kardeşin?
Yakıyor yine ortalığı değil mi?’ dedi. Cevabımı beklemeden, ‘Beş kırk beş
vapurunda buluşuruz,” diyerek tramvaya binmek üzere Çemberlitaş’a doğru
yollandı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ne yapsam? İstanbul çok kalabalık. Süleyman gitti. Herkes
bana bakıyor. Bugün çok çirkinim. Yıkamamış annem yeşil tişörtümü. Bu eski şeyi
giymek zorunda kaldım. Saçlarım da yağlı. Bir o yana, bir bu yana yürüdüm.
İçerilere çok girmek istemiyorum. Denizden uzaklaşmak istemiyorum. Yolu
karıştırabilir, vapur saatini kaçırabilirim. Cebimde hala para var. Bir
lokantaya girip bir şeyler yiyebilirim. Ama tek başına girmek istemiyorum. Bir
simit aldım ve başım önümde yeni ayakkabılarıma baka baka, Yeni Cami’ye doğru
yürüyordum. İşte o anda birden her yer kırmızı oldu. Beyaz ayakkabılarıma
kırmızı damlalar sıçradı. O adam nasıl olduysa tepeden, beşinci kattan, inşaattan,
tam önüme düştü. Başı ayaklarımın yanına. Kırmızı. Kendimden geçtim.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
“Sonra böyle ibne
oldum işte. Ne alaka, diyeceksin. Bilmiyorum. Herifin kafası ayağımın dibinde
patladı. İbneleştim. Gülme. Bu doğru. Bir süre öyle bön bön baktım etrafa.
Kimseyle konuşmadım. Doktora falan götürdüler. Travma sonrası böyle durgun
haller olurmuş falan. İlaçlar verdiler. Unuttum o adamı. Ama unutamadım da.
Güzellikler olsun hep istedim. Temiz olayım hep. Yüzüm gözüm pırıl pırıl olsun.
Üstüme başıma bir kir bulaşmasın istedim. Marilyn Monroe çok güzeldi. Kırmızı
elbisesi vardı. Ama çok güzeldi. Ben de öyle güzel olmak istedim. Saçlarım
pırıl pırıl olsun istedim. Yani ibne dediysem, erkekleri beğenmiyorum. Marilyn
Monroe’yu beğeniyorum. Sadi düştü. Kırmızı oldu her yer. Öldü. Marilyn Monroe
doğdu.”<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM8rmgcPon2EOamZq_Y87ZMY2-FowAdVZPWQeoYGekJhWSxxB8q3qNoTGu7HEd_XJ8hlIEBHn_IOb5lB0rClnG7ftb12eQynyHTn1kFpMANZA9pBNP-dEoZXIzORmq-1GCayBFH25kbGwR/s1600/1937446_10152450992258673_4934956216887923781_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="960" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM8rmgcPon2EOamZq_Y87ZMY2-FowAdVZPWQeoYGekJhWSxxB8q3qNoTGu7HEd_XJ8hlIEBHn_IOb5lB0rClnG7ftb12eQynyHTn1kFpMANZA9pBNP-dEoZXIzORmq-1GCayBFH25kbGwR/s320/1937446_10152450992258673_4934956216887923781_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-65473058644106468072017-12-13T04:54:00.003-08:002017-12-13T04:59:05.113-08:00Virginia Woolf'un dostu, kadınların ve erkeklerin aşkı; Lytton Strachey<br />
<div class="MsoNormal">
Bu bana çok olur. Ben buna "serendipity" ya da
benim kurmaca çevirimle "rastbul" derim. Yani bir şey ararken
rastlantı sonucu başka bir şey bulmak. Rastbulmak. Virginia Woolf'un eşine
yazdığı intihar mektubunu okuyordum. Birisi kardeşi Vanessa Bell'e diğeri
kocası Leonard Woolf'a yazılmış iki mektup bırakmış. Leonard Woolf'a, 18 Mart
1941 tarihinde yazdığı mektubun son satırlarında biraz kaldım. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i>"Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu
sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim,
bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun.
Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını
daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha
düşünemiyorum."</i><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
"Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun."
diyor. Kendisi için bir
basımevi kurmuş, kitaplarının basımına yardımcı olmuş, ona destek olan, onu
seven bir adam Leonard Woolf. Ama bu sevgi Virginia'yı kurtaramamış. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Virginia Woolf ve eşinin fotoğraflarında bir süre gezindim.
İşte tam bu gezinme sırasında Lytton Strachey'i rastbuldum. Virginia'ya bankta
çekilmiş bu fotoğrafı önümde yeni bir kapı araladı. Yeni bir merak, yeni bir
dünya. Yanlarında iki kişi daha var. Virginia Woolf'dan gözünüzü alabilir ve
arkanıza yaslanır fotoğrafa genel olarak bakarsanız. Fotoğraftaki diğer iki
kişiyi; birinin bacaklarını diğerinin kolunu görebilirsiniz. Ama baş başa
gibidirler. Virginia Woolf ve Lytton Strachey. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-LyletWmDPiUd5h92OdU0nHH8Q4Em4q9ufb5tsYOmf5ZcMdO_1W6Oin7nVtxqRGIrsvB9k0A9kLySPKCBrAR1gvmqVqA-kuGJBuGrfYDVNpQH8ha1Mg2LSeVhxeCbbR-MOVqO2TJp7hAa/s1600/3f6c64594f64c1089c849f7ee2818037--lady-ottoline-bloomsbury-group.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="318" data-original-width="432" height="235" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-LyletWmDPiUd5h92OdU0nHH8Q4Em4q9ufb5tsYOmf5ZcMdO_1W6Oin7nVtxqRGIrsvB9k0A9kLySPKCBrAR1gvmqVqA-kuGJBuGrfYDVNpQH8ha1Mg2LSeVhxeCbbR-MOVqO2TJp7hAa/s320/3f6c64594f64c1089c849f7ee2818037--lady-ottoline-bloomsbury-group.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
1904'de babasının ölümü ardından Woolf kardeşleriyle
Bloomsbury'ye taşınır. İçlerinde; E.M. Forster, Dora Carrington, Roger Fry,
Vanessa ve Clive Bell, John Maynard Keynes ve Lytton Strachey gibi sanatçı ve
entelektüellerin Londra'nın kırsalında bir araya gelerek oluşturdukları
Bloomsbury Grubuna Virginia Woolf da dâhil olur. Her biri iyi bir eğitim almış
olan grup üyelerini diğer sanatçı topluluklardan ayıran en belirgin
özellikleri; kadın sanatçıların ve eşcinsellerin haklarını savunmaları, açık
evlilikten yana olmaları ve barışçı politik duruşlarıydı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Virginia Woolf; en önemli eserlerinden "Mrs.
Dalloway," "Kendine ait bir oda" ve "Deniz Feneri"
romanlarını Bloombury Grubu'nun içerisindeyken yazmıştır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Grup üyelerinden "Eminent Victorians" adlı
biyografi kitabının yazarı Lytton Strachey, Virginia Woolf'un yakın
arkadaşıdır. Lytton Strachey her ne kadar eşcinsel olsa da zekasından ve
güzelliğinden etkilendiği Virginia Woolf'la evlenmek ister. 1909 yılının şubat
ayında Virginia Woolf'a evlenme teklif eder. Ama cümlesi bittiği anda aslında
içinden bunun yanlış bir fikir olduğunu biliyordur. Bunu o sıralar arkadaşı
olan, sonradan Virginia Woolf'un eşi olacak Leonard Woolf'a mektubunda şöyle
anlatır:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i>"Evvelsi gün Virginia'ya evlenme teklif ettim. Ettiğim
anda eğer kabul ederse bunun sonumuz olacağını hissettim. Ve bu yüzden
konuşmayı sonlandırmak istedim. Ama işin kötüsü konuşma devam etti ve bu işin
imkânsızlığı çok daha aşikâr hale geldi..." </i><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<i><br /></i></div>
<div class="MsoNormal">
Lytton Strachey o gün konuşmayı sonlandırır ve Virginia
Woolf'un cevabı gelene kadar bekler. Bir sonraki gün "Evet" cevabını
duyduktan sonra teklifini geri çeker. Woolf kibarca onu anladığını söyler. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kendini bir şekilde suçlu hisseden Lytton Strachey arkadaşı
Leonard Woolf'a tekrar yazar ve Virginia'yla onun evlenmesinin ikisinin için de
iyi olacağını söyler. O dönem Seylan Adası'nda memurluk yapan Leonard Woolf,
birkaç yıl sonra Londra'ya geri döner ve 1912'de Virginia Woolf'la evlenir. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Virginia Woolf ve Lytton Strachey evlenemezler ama hayatları
boyunca dost olurlar. Lytton Strachey "Kraliçe Victoria" adını
verdiği ilk kitabını 1921'de Virginia Woolf'a ithaf eder. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lytton Strachey, (1880-1932) 1916<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lytton Strachey, Bloombury grubu içerisinde tanıdığı kadın
ve erkeklerle hayatı boyunca aşklar yaşar ve hiç evlenmez. Bu aşklardan en
önemlisi İngiliz ressam Dora Carrington ile olan ilişkisidir. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Lytton Strachey, (1880-1932) 1916<i><o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<i>Meraklısına Not: 1995 yapımı başrollerini Emma Thompson ve
Jonathan Pryce paylaştığı Lytton Strachey hayatını ve Dora Carrington'la
yaşadığı aşkı konu alan Carrington filmi de tavsiyemdir.</i><o:p></o:p></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-27649408543135839962017-12-05T02:07:00.000-08:002017-12-05T02:07:42.037-08:00 Yeni Romanın Öncüsü; Alain Robbe-Grillet<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsI5K5LIbGd5obBdXbOZAvccYF5ryFAm_-x-JMk0KyFK2-LyU-K58qdI3o1sTj-r_9ObBAypK8HGbFsIN5PKX6Ye4JG5oIuijxhAor031nWvFrF5PM2iejp7QN0c4GhezXKp2aY70hqvjW/s1600/1fe8e081fc2a807c46eeaba9b4ac7e20.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="714" data-original-width="1024" height="223" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsI5K5LIbGd5obBdXbOZAvccYF5ryFAm_-x-JMk0KyFK2-LyU-K58qdI3o1sTj-r_9ObBAypK8HGbFsIN5PKX6Ye4JG5oIuijxhAor031nWvFrF5PM2iejp7QN0c4GhezXKp2aY70hqvjW/s320/1fe8e081fc2a807c46eeaba9b4ac7e20.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 35.4pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 141.6pt; text-indent: 35.4pt;">
<i><span style="font-size: 10.0pt; line-height: 115%;">"Roman artık bir serüvenin yazısı değil bir yazının
serüvenidir."</span></i><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Zaman, mekân ve olay örgüsünü
yeniden yorumlayan hatta reddedebilen “Yeni Roman” akımı, 1950’lerde geleneksel
roman anlatım biçimine tepki olarak ortaya çıkmıştır<b>. </b>20yy’da yaşanan dünya savaşları, sanayileşen toplumlar ve oluşan
yeni dünya düzeniyle birlikte insanın sosyolojik ve psikolojik konumu da biçim
değiştirdi. Daha yalnızlaşan, daha bunalan yeni dünyanın yeni insanı,
eskininkinden farklıydı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“Son yüz elli yılda etrafındaki her şey-
hatta oldukça hızla gelişirken, roman nasıl hareketsiz, donmuş olarak
kalabilirdi ki?”<span class="MsoFootnoteReference"> 1</span> <o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
1956 – 1963 yılları arasında
yazdığı edebiyat incelemelerinden oluşan Alain Robbe-Grillet imzalı Yeni Roman kitabı bize akımın genel
hatlarını kapsamlı bir biçimde aktarıyor. Yeni Roman’ı anlamak bir şekilde
klasik romanın tersini yapmak hatta eskiyi tamamen ortadan kaldırmak anlamına
geliyordu. <i><o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 53.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><i>1-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></i><!--[endif]--><i>Yeni Roman geleceğin romanının yasalarını
derlemiştir. <o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 53.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><i>2-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></i><!--[endif]--><i>Yeni Roman geçmişi silip süpürmüştür. <o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 53.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><i>3-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></i><!--[endif]--><i>Yeni Roman insanı dünyadan kovmak
istemektedir.<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 53.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><i>4-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></i><!--[endif]--><i>Yeni Roman kesin bir nesnelliği hedeflemektedir.
<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-left: 53.4pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><i>5-<span style="font-size: 7pt; font-stretch: normal; font-style: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal;"> </span></i><!--[endif]--><i>Zor okunan Yeni Roman, uzmanlara hitap
etmektedir.</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> </span></span><i><o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Buradan yola çıkarak hatta tüm bu
maddelerin tam tersini düşünerek şu çıkarımda bulunuyor Alain Robbe-Grillet . <i>“Yeni Roman bir kuram değil, bir
araştırmadır.”<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Fransız ve Fransızca yazan
yazarlardan oluşan akımın başlıca temsilcileri arasında Maurice Blanchot,
Michel Butor, Julio Cortázar, Marguerite Duras, Claude Ollier, Robert Pinget,
Jean Richards, Nathalie Sarraute, Claude Simon, Phiippe Sollers ve Alain Robbe-Grillet bulunmaktadır. Balzac
tarzı roman geleneğini eleştiren akımın temsilcileri, Balzac’tan uzaklaştıkları
takdirde ilginç olabilecekleri tezini savunurlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><i>Mekân ve Betimleme; <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Balzac romanlarında ilgi çekici
bir konuyu alır, olay örgüsünün merkezine karakteri yerleştirir ve çevreyi
titizlikle betimlerdi. Evler, mobilyalar, giysiler, detaylı bir biçimde kâğıda
dökülen tüm çevre, aynı zamanda karakterin dünyadaki varlığı hakkında da bize
bilgi veriyordu. Eşyalara bakıp, kişinin zengin ya da fakir olup olmadığını,
mesleğini, yaşam tarzını hissedebiliyordunuz. İnsanı merkeze alan klasik
romanın aksine yeni roman nesneyi öne çıkarıyordu. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i> “Betimlemenin yeri ve önemi artık bütün bütün
değişti. Betimlemeyle ilgili kaygılar tüm romanı istila ederken, aynı zamanda
geleneksel anlamını da yitiriyordu. Artık bu betimleme kaygıları için basit
tanımlamalar söz konusu değildir. Önceleri bir betimleme bir dekorun ana
hatlarını oluşturmaya, sonra da bu dekorun özelikle anlam taşıyan birkaç
unsurunu aydınlatmaya yarıyordu: şimdi betimleme artık sadece önemsiz
nesnelerden söz ediyor ya da bunları önemsizleştirmek için uğraşıyor. Eskiden
zaten var olan bir gerçeği yeniden ürettiğini iddia ediyordu; şimdi ise
yaratıcı işlevini vurguluyor. Nihayet betimleme, eskiden şeyleri gösteriyordu,
oysa şimdi bu şeyleri yok ediyor gibi.”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">2</span></span><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><i>Zaman; <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Klasik romanlarda zaman
kronolojik olarak bir çizgi halinde ilerler, bazen de geri dönüşlerle hikâye
desteklenirdi. Falanca yılın falanca mevsimde geçerdi günler. Tarihi belirli
kılmak romanı gerçekçi bir zemine yerleştirmek anlamına geliyordu. Klasik roman
biçiminin aksine Yeni Roman akımında zamanın belli bir formu yoktur. Ne
yaşanıyorsa onu anlatır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“Modern anlatıda, zaman sanki
zamansallığından kopmuş gibidir. Artık akıp gitmez. Artık hiçbir şeyi
tamamlamaz. Günümüze ait bir kitabın okunmasının veya bir filmin gösteriminin
ardından gelen hayal kırıklığını açıklayan da herhalde budur. Eskiden trajik de
olsa bir ‘kader’, içinde ne kadar tatmin edici bir şeyler taşıyorduysa, en
güzel çağdaş eserler de bizi bugün bir o kadar yoksun, sarsılmış bir halde
bırakıyor.”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> 3</span></span><i>
<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><i>Kurgusal kişi; <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Klasik romanda karakterler okura
ayrıntılı bir biçimde verilirdi. İsmi, soyadı, mesleği, yaşı, fiziksel
özellikleri ve psikolojik durumu. Karakterin bugününü gösterirken, geçmişi de
ifade edilir, okurun kafasında kişi hakkında bir duygu oluşturmaya çalışılırdı.
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“Balzac bize ‘Goriot Baba’yı bırakmıştır.
Dostoyevski Karamazov’ları dünyaya getirmiştir; roman yazmak artık sadece,
edebiyat tarihimizi oluşturan portreler galerine birkaç yeni figür eklemekten
ibaret olamaz.”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> 4</span></span><i> <o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Yeni Roman’da ise karakterler
ayrıntıya girilmeden yazılmış, romanın içinde gezinen, ortamın bir parçasıdır.
Birer anti-kahraman olan karakterlerin, nesnelerden ayırt edilemeyecek bir
sıradanlığı vardır. Albert Camus’nun <i>Yabancı</i>
ve Sartre’nin <i>Bulantı </i>romanlarını baş
tacı eden yeni romancılar kurgusal kişileri romandan neredeyse siler, insanı
bir nevi yok ederler. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.7pt;">
<i>“Kaç okuyucu Bulantı’daki ve Yabancı’daki
anlatıcının adını anımsar? Bunlarda insan tipleri var mıdır? Aksine, bu
kitapları karakter incelemeleri olarak kabul etmek saçmalığın daniskası olmaz
mı?”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> 5</span></span><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.7pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Akımın teorisyenlerinden Jean
Ricardou Yeni Roman'ı "Roman artık bir serüvenin yazısı değil bir yazının
serüvenidir." Sözleriyle açıklar. Alain Robbe-Grillet romanları Silgiler
(Les Gommes, 1953) ve Kıskançlık (La Jalousie, 1957) teorinin uygulamaya dökümü
niteliğindedir. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><i>Silgiler (Les Gommes, 1953); <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“İşte
bütün hikâye de bu zaten; Wallas bir kez daha girişir ne aradığını anlatmaya:
yumuşak, hafif, gevrek ama ezildiğinde biçimi bozulmayıp toz halinde ufalanacak
bir silgi; kolayca bölünebilecek, kırıldığında da deniz kabuğunun içindeki
sedef gibi kaygan ve parlak olacak bir silgi. Birkaç ay önce nerden aldığını
söylemeyi beceremeyen bir arkadaşında görmüştü böyle bir silgiyi. Kolayca
bulabileceğini sanmıştı ama hala bulamamıştı. Ayrıtları iki üç santimetre
uzunluğunda, köşeleri –belki de kullanıldığı için- hafifçe yuvarlanmış, sarımsı
bir küp biçimindeydi. Küpün yüzlerinden birinde üreticinin markası yazılıydı
ama okunamayacak kadar silinmişti; ortadaki iki harf ("di" harfleri)
çözülebiliyordu bir tek; önce de sonra da en azından ikişer harf daha
olmalıydı.”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> 6</span></span><i><o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.7pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Dedektif Wallas böyle tarif
ediyor roman boyunca dükkân dükkân aradığı silgiyi. Ortadaki iki harfi “di’
olan silginin markasını okura da bir bilmece gibi gizliden soruyor. Tıpkı Yunan
mitolojisinde Sfenks’in Oidipos’a yoluna devam edebilmesi için sorduğu bilmece
gibi. Odip marka silgi Wallas’ın geçmişini, çocukluğunu silmesine yardımcı
olacaktır. Alain Robbe-Grillet Silgiler romanında Oidipos mitinden ilham alır.
Kehanetin kurbanı olan, babasını öldürüp annesiyle evlenen Odip gibi, Wallas da
dedektif olarak atandığı kasabada katili bulmak adına gezinir. Bilmeden üvey
annesiyle karşılaşır ve tıpkı mitolojide ayakları şiş anlamına gelen Odip gibi
Wallas’ın da yürümekten ayakları şişer. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Şüphenin kol gezdiği dedektif
romanları belki de Yeni Roman akımını en iyi yansıtacak türdür. Silgiler
romanını yapı biçiminden bir tiyatro eseri gibi kaleme alan Grillet, kuşku
kavramını romanın bütününe yayar. Yeni Roman akımının öncülerinden Nathalie
Sarraute’nin “Kuşku Çağı” diye nitelendirir dönemi. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“Kuşku, roman kişisiyle, bu kişiye gücünü
veren kullanılmış mekanizmayı yavaş yavaş ortadan kaldırarak, organizmanın
kendisini savunmak ve yeni bir dengeye sahip olabilmek için gösterdiği tepki
haline geliyor. Phillip Toybee, Flaubert’in öğretisini anımsayarak şöyle der:
‘Kuşku, romancıyı en büyük borcunu ödemeye zorlar; bu borç ise yeni bir şey
bulmaktır.”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">7</span></span><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<b><i>Kıskançlık (La Jalousie, 1957); <o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Kuşkunun karakteri yiyip
bitirdiği ve roman boyunca kendini gösterdiği bir diğer Alain Robbe-Grillet
yapıtı da; Kıskançlık. (La Jalousie, 1957) Karısı A’nın komşuları Franck’la kendisini aldattığını düşünen bir adamın hikayesine tanık oluyoruz. Üç
kişiden oluşan romanda kişilerin aslında çok da önemli olmadığını vurgulamak,
klasik romandaki karakter betimlemelerini hafife almak adına olsa gerek Grillet
başkahramanına sadece A demiş, ismini tam olarak yazmamış. Komşu Franck sık sık
yemeğe gelir. Karısı A ile yan yana oturur. Anlatıcı koca onları gözlemler ve
miniklerinden yola çıkarak yakın olduklarına dair kafasında şüpheler belirir. Adam
mutfaktayken, yanlarında yokken Franck duvardaki kırkayağı ezerek öldürür. Duvardaki
kırkayak lekesi ve kendisine kırkayağı hatırlatan her imge onda kıskançlık
duygusunu canlandırır. Romanın orijinal
adı da hikâyesi kadar derin. La Jalousie yani Fransızca kıskançlık kelimesi
aynı zamanda perde görevi gören jaluzi manasına da geliyor. İçeriden
bakıldığında dışarısının görünebildiği ama dışarıda kalanın içeriden bir haber
olduğu mekanizma kıskançlık kavramına da oldukça yakışmış gibi duruyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim
olmadığım yerde mi oluyordu?” Yusuf
ATILGAN, Aylak Adam<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
Cumhuriyet dönemi Türk
Edebiyatı’nın önemli kalemlerinden Yusuf Atılgan’ın romanlarına baktığımızda da
Yeni Roman tekniklerini görebiliyoruz.
Aylak Adam ve Anayurt Oteli romanlarıyla tanınan yazar, bilinç akımı ve
iç monolog tekniklerini uygularken, modern insanın yalnızlığından,
kötümserlikten ve yabancılaşmadan söz eder. Tıpkı Alain Robbe-Grillet romanı
Kıskançlık’ta karakterin adının A… olması gibi, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı
da C.’dir. Anayurt Oteli ve Aylak Adam romanlarında nesneleri kişilerin önünde
tutan, pek çok tekniği bir arada kullanıp, roman anlayışına yenilikçi bir soluk
getiren Atılgan, Türk edebiyatında yer edecek C. gibi bir anti-kahraman tipiyle
bizleri tanıştırmıştır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<i>“Bir romanın, gerçek bir romanın nasıl
olması gerektiğini bilmiyoruz; sadece bugünün romanının bugün yaptığımız şey
olacağını ve dün olan şeyle bir benzerlik kurmak değil, daha ileri gitmek
zorunda olduğunu biliyoruz. Yeni Roman’ın tek yaptığı şey, roman türünün daimi
gelişimi izlemektir. ”</i><span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">8</span></span><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 106.2pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
24. İstanbul Uluslararası Film
Festivali'nde (2005), yaşam boyu başarı ödülü kazanan Alain Robbe-Grillet
sine-roman tekniğinin yaratıcılığı yapıp, yenilikçi kalemini sinema perdesine
de aktarmıştır. 2008 yılında hayata gözlerini yuman Fransız yazar Alain
Robbe-Grillet ortaya koyduğu eserleriyle bu hayatta güneşin altında yeni bir
şey var diyor bizlere. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">1</span> <span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Yeni Roman, Kuramlar Neye Yarar, s,10, Kafekültür Yayıncılık, Türkçesi:
Ece Korkut.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">2</span><span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Yeni Roman, Günümüz Anlatısında Zaman ve Betimleme, s,124, Kafekültür Yayıncılık, Türkçesi: Ece Korkut.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">3</span><span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Yeni Roman, Günümüz Anlatısında Zaman ve Betimleme, s,131, Kafekültür Yayıncılık, Türkçesi: Ece
Korkut.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">4</span><span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Yeni Roman, Vadesi Dolmuş Birkaç Kavram Hakkında, s,26,
Kafekültür Yayıncılık, Türkçesi: Ece Korkut.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">5</span><span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Yeni Roman, Vadesi Dolmuş Birkaç Kavram Hakkında, s,27,
Kafekültür Yayıncılık , Türkçesi: Ece Korkut.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">6</span><span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Silgiler s,107, Yapı Kredi Yayınları, Türkçesi: Alp Tümertekin. </span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference"><span style="font-family: "Verdana",sans-serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">7</span></span>
Nathalie Sarraute, Kuşku Çağı, Les Temps modernes, Şubat 1950<span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">, </span>s,
59, <span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Kafekültür Yayıncılık, Türkçesi: Eylül Desen Kaytancı.
</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<span class="MsoFootnoteReference">8</span> <span style="font-family: "Cambria",serif; font-size: 9.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Tahoma; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Alain
Robbe-Grillet, Yeni Roman, Yeni Roman Yeni İnsan, s,10, Kafekültür Yayıncılık,
Türkçesi: Ece Korkut.</span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<br /></div>
<div class="MsoFootnoteText">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-left: 318.6pt; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 115%;">Candan Selman<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-1060476315980369082017-12-05T02:03:00.000-08:002017-12-05T02:04:15.750-08:00Transandantalizm Işığında Henry David Thoreau<div style="margin-left: 141.6pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div style="margin-left: 141.6pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5cIHMAycpkcxvkZtIJ-JVDQvWyxj0kRmwa1lT-K8k3pQHGKA81AFU5ATL07uXup7AhKobmmTb_cld4eKZf89-oc2n9COWS14RBxoIkfuHvDNh_2SJ6x-jVNDgmA-uiWDQGM3cvRpyMEMp/s1600/id6971_screen.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="184" data-original-width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5cIHMAycpkcxvkZtIJ-JVDQvWyxj0kRmwa1lT-K8k3pQHGKA81AFU5ATL07uXup7AhKobmmTb_cld4eKZf89-oc2n9COWS14RBxoIkfuHvDNh_2SJ6x-jVNDgmA-uiWDQGM3cvRpyMEMp/s1600/id6971_screen.jpg" /></a></div>
<div style="margin-left: 141.6pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div style="margin-left: 35.4pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div style="margin-left: 35.4pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div style="margin-left: 141.6pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;"><br /></span></i>
<i><span style="font-size: 11pt;">“Ormana
gittim çünkü bilerek yaşamak istiyordum. Yaşamın asıl gerçekleriyle yüzleşmek
ve öğretilerini öğrenip, öğrenemeyeceğimi görmek için. Ve ölüm geldiğinde
aslında hiç yaşamadığımı fark etmek için.”
<o:p></o:p></span></i></div>
<div style="margin-left: 283.2pt; mso-line-height-alt: 10.95pt; text-indent: 35.4pt;">
<i><span style="font-size: 11pt;">—
Henry David Thoreau<o:p></o:p></span></i></div>
<br />
Henry David
Thoreau, 1817’de Boston’un 32 km batısında küçük bir kasaba
olan Concord’da dünyaya geldi. Etrafı ormanlarla çevrili Concord kasabası
sadece Henry David Thoreau’un değil, aynı zamanda Transandantal akımının da
doğduğu yer olacaktı. 18. yüzyıl rasyonalizmine karşı bir tepki olarak
ortaya çıkan akım, her bireyin ruhunun dünyayla aynı olduğu, dünyanın birebir
bir mikrokozmozu olduğu inancına dayanıyordu. Transandantal
anlayış, dönemim püriten hayat tarzının katı ilkelerine karşı çıkmış, her
insanın özünde iyilik yattığını ve bireyselliğine inanması gerektiğini
savunmuştur. Transandantalistlere göre doğa her sorunun cevabını içinde
barındırıyordu. Tüm cevaplar doğada gizliydi. Sorular ve sorunlarla baş etmenin
yolu, doğayla bütünleşmekten geçiyordu. <o:p></o:p><br />
<!--[if gte vml 1]><v:shapetype id="_x0000_t75" coordsize="21600,21600"
o:spt="75" o:preferrelative="t" path="m@4@5l@4@11@9@11@9@5xe" filled="f"
stroked="f">
<v:stroke joinstyle="miter"/>
<v:formulas>
<v:f eqn="if lineDrawn pixelLineWidth 0"/>
<v:f eqn="sum @0 1 0"/>
<v:f eqn="sum 0 0 @1"/>
<v:f eqn="prod @2 1 2"/>
<v:f eqn="prod @3 21600 pixelWidth"/>
<v:f eqn="prod @3 21600 pixelHeight"/>
<v:f eqn="sum @0 0 1"/>
<v:f eqn="prod @6 1 2"/>
<v:f eqn="prod @7 21600 pixelWidth"/>
<v:f eqn="sum @8 21600 0"/>
<v:f eqn="prod @7 21600 pixelHeight"/>
<v:f eqn="sum @10 21600 0"/>
</v:formulas>
<v:path o:extrusionok="f" gradientshapeok="t" o:connecttype="rect"/>
<o:lock v:ext="edit" aspectratio="t"/>
</v:shapetype><v:shape id="_x0000_i1028" type="#_x0000_t75" style='width:420.75pt;
height:271.5pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square'>
<v:imagedata src="file:///C:/Users/User/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.png"
o:title=""/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--><o:p></o:p><br />
<br />
<br />
Concord (Massachusetts)
Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasıyla sonuçlanan Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda ilk
muharebenin yaşandığı yerdi. Burası karmaşadan uzak, yazarların ve düşünürlerin
kendileriyle baş başa kalabileceği bir yer olarak oldukça uygundu. Ralph Waldo
Emerson, Henry David Thoreau, Margaret Fuller, Bronson Alcott, Orestes
Brownson, William Ellery Channing, Frederick Henry Hedge, Theodore Parker, ve
George Putnam gibi önemli isimlerin temsilciliğini yaptığı Transandantal Kulübü
üç ayda bir çıkan<span class="apple-converted-space"> </span><i>The Dial</i><span class="apple-converted-space"> </span>dergisiyle kırk yıl boyunca akımın sesini duyurmaya çalıştılar. <o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">1837 yılında Harvard’dan mezun
olan Thoreau, şehirden uzaklaşıp orman yoluna saptı.</span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">“Yol sizi nereye
götürüyorsa oraya gitmeyin, yol olmayan yerden gidin ki; iz bırakın.” diyen<i> </i></span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Ralph Waldo Emerson’un izinden
yürüdü. Concord’un dışında bulunan Walden Gölü’nün yanındaki Emerson’a ait bir arazide iki yılını geçirdi.
Burada kendine bir baraka inşa edip deneyimlerini kaleme aldı. İki yıl, iyi ay,
iki güne ait bu deneyiminin adı <i>Walden’</i>di. <i>Walden or, Life in the
Woods</i><span class="apple-converted-space"> </span>(Ormanda Yaşam,
1854)</span> <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: 11.05pt; margin-bottom: 1.2pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<!--[if gte vml 1]><v:shape id="Picture_x0020_3" o:spid="_x0000_i1027"
type="#_x0000_t75" style='width:258pt;height:315pt;visibility:visible;
mso-wrap-style:square'>
<v:imagedata src="file:///C:/Users/User/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image003.jpg"
o:title="Adsız"/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Emerson’ın denemeleri kadar
19. Yüzyıla damgasını vuran bir diğer isim ise İngiliz romantik şairi William
Wordsworth’tu. Henry David Thoreau gibi ofisi dışarıda olan, yapıtlarını
doğayla bütünleşerek kaleme alan William Wordsworth, İngiltere’nin kuzeybatı bölgesindeki Göller
Bölgesi’nde (The Lake District) kız kardeşi Dorothy Wordsworth birlikte yaşar.
Yakın dostu şair Samuel Taylor Coleridge’in de kendilerine katılmalarıyla
birlikte romantik dönemin yapı taşı sayılabilecek önemli şiirlere birlikte imza
atarlar. Kendilerine “Göl Şairleri” diyen grup göl kenarında yürüyüşler ve uzun
sohbetler yaparlar. Dorothy Wordsworth göl kenarında geçirilen vaktin ardından
günlükler tutar. Doğayı anlatan bu günlükler, William Wordsworth ve
Coleridge’in şiirlerine de eşlik eder. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">1798 yılında Wordsworth ve Coleridge
şiirlerinin bazıları, birlikte yayımladıkları Lirik Baladlar (Lyrical Ballads)
adlı kitapta toplarlar. Lirik Baladlar 18. ve 19. yüzyıl İngiliz Romantik
akımının önemli şiirlerini içinde barındırır.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Göl Şairleri, Walden Gölü’nde
hayallerini suya yazan Amerikalı yazarlara ve özellikle Henry David Thoreau’a
da rehber olmuş olsa gerek. “Yürümek” makalesinde Henry David Thoreau William
Wordsworth’tan şöyle bahseder.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">“Bir gün bir gezgin Wordsworth’un hizmetçisinden efendisinin
ofisini göstermesini istediğinde hizmetçi şöyle cevap vermiş; ‘Kütüphanesi
burası ama ofisi dışarıda.’” <o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">6 Mayıs 1862’de ölümünden
sonra basılan ve The Atlantic Monthly Dergisi’nde yayınlanan <i>“Yürümek”
</i>Henry David Thoreau’nun önemli yapıtlarından biri. Thoreau doğanın
ilahi güzelliğinden, yürümenin ruhani
boyutundan bahsederek, okuru tinsel bir boyuta taşır. Bu noktada Mississippi
Nehri, bir çeşit büyülü, Kutsal Topraklar olarak tasvir edilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; margin-left: 106.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><!--[if gte vml 1]><v:shape
id="Picture_x0020_6" o:spid="_x0000_i1026" type="#_x0000_t75" style='width:141.75pt;
height:245.25pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square'>
<v:imagedata src="file:///C:/Users/User/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image004.jpg"
o:title="1012786_358463140963858_1743409648_n"/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--></span><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Üç bölümden oluşan makaledeki
bölümlerin ortak noktası doğanın müthiş güzelliğidir. Bu güzelliği daha da
ortaya sunmak için Thoreau, bir parça şiirselliğe de başvurur. İlk bölümde
şehir insanına seslenen yazar, doğa ve insan ilişkisinde kalıtsal bir yan
olduğundan, insanın doğadan ayrı düşünülemeyeceğinden bahseder. İkinci bölümde
Thoreau, doğanın sihirli taraflarını dile getirir ve Amerikan toplumunun doğa
üzerindeki olumsuz davranışlarını eleştirir. Okuru doğaya karşı duyarlı hale
getirme adına böyle bir tutum sergilediğini de söyleyebiliriz.</span> <span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Üçüncü
bölümde yazar okurun duyarlılığına seslenir ve doğanın barındırdığı ruhsal
değerlerin üzerinde durur. Üç bölümün toplamında yazar yürümenin doğayla
bütünleşme adına fiziksel bir aktiviteden öte bir şey olduğunu savunur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">“Benim sözümü ettiğim yürüyüşün hastaların belirli saatlerde ilaç
almaları gibi yapılan egzersiz denen şeyle, ağırlık ya da sandalye sallamayla
ilgisi yoktur. Bahsettiğim yürüyüşün kendisi o günün teşebbüsü ve macerasıdır.”<b> Yürümek</b><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Makalenin dili oldukça
semboliktir ve Thoreau sık sık okura retorik sorular yöneltir. </span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">“Neden bazen hangi yöne doğru yürüyeceğimize karar vermekte
zorlanırız? Bence Doğa kendimizi ona şuursuzca teslim ettiğimiz takdirde bize
doğru yönü gösterecek belli belirsiz bir manyetizmaya sahiptir.”<b>Yürümek</b><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><!--[if gte vml 1]><v:shape
id="Picture_x0020_1" o:spid="_x0000_i1025" type="#_x0000_t75" style='width:168.75pt;
height:265.5pt;visibility:visible;mso-wrap-style:square'>
<v:imagedata src="file:///C:/Users/User/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image005.jpg"
o:title="urun_184804"/>
</v:shape><![endif]--><!--[if !vml]--><!--[endif]--></span></i><i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">“Efsane bize uzun zaman önce insana dönüştüğümüzü anlatıyor ama
yine de hala karıncalar gibi alçakça yaşıyoruz. Pigmeler gibi turnalarla kavga
ediyor, hata üstüne hata, darbe üstüne darbe yapıyoruz ve elde ettiğimiz en
yersiz ve iyi şey aslında sakınabileceğimiz bir zavallılık oluyor. Yaşamlarımız
küçük ayrıntılar yüzünden boşa harcanıyor. Dürüst bir adam hesap yapması
gerektiğinde on parmağından fazlasına ihtiyaç duymaz. Eğer olağanüstü bir durum
olursa belki on ayak parmağına da ihtiyaç duyar, ötesi fazlalıktır. Sadelik,
sadelik, sadelik! Ben diyorum ki, işleriniz iki ya da üç olsun, yüz ya da bin
değil. Milyonu saymak yerine yarım düzineyi sayın ve hesaplarınızı parmak
uçlarınızda tutun. İnsanoğlu, uygar yaşamın çalkantılı denizinin ortasında,
bulutlar, fırtınalar ve bataklık kumları arasında, bin bir tehlike içinde
yaşamak zorundadır. Eğer kişi rotasını doğru ayarlayamazsa dibe batar ve limana
ulaşamaz. Hayatta kalmak ve başarıya ulaşmak için usta bir hesaplayıcı olmak
gerekir. Sadeleştir, sadeleştir, sadeleştir.” <b>Nerede ve Nasıl Yaşadım</b><o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Thoreau; <i>"Yabanda dünyanın kurtuluşu yatar.”</i> görüşüne inanır,
mutluluğun uçsuz bucaksız ormanlarda ve kasvetli bataklıklarda arar. Seçim
yapması gerekirse, evini medeniyetin ortasına değil, yabanda inşa etmekten
yanadır. <i>“Bir çiftliğin sağlığı için
nasıl bol miktarda gübre gerekiyorsa, insanın sağlığı için de dönümlerce çayır
manzarası gerekir.” </i>Doğanın gücünün bakir topraklarda yattığına inanır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">“Oyunuzu verin ancak onu bir kâğıt parçası olarak görmeyin, tüm
nüfusunuzu kullanarak oy verin.”</span></i><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"> Diyen, ödediği dolarların, bir adam öldürmek üzere tüfek satın almaya
yarayacağını düşündüğünden seçim vergisini ödemeyi reddeden ve <i>“Ben ne yapayım?” </i>diye soran vergi
memuruna “<i>Eğer gerçekten bir şey yapmak
istiyorsan, istifa et</i>.” Diyen Henry David Thoreau, <i>Sivil İtaatsizlik</i> terimini dünya üzerine yayarken, attığı her
adımda bu tavrının arkasındadır. Transandantalizm ışığında <i>Yürümek </i>en <i>sivil itaatsizliktir</i>.
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="background: white; margin-bottom: 1.2pt; mso-line-height-alt: 11.05pt; mso-margin-top-alt: auto;">
<b><span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Candan Selman<o:p></o:p></span></b></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-1093919092359799912017-12-05T01:57:00.001-08:002017-12-05T01:57:15.542-08:00 Nerede ve Ne için Yaşadım <div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify; text-indent: 12.0pt;">
<span style="color: #222222; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 13.5pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify; text-indent: 12.0pt;">
<span style="color: #222222; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 13.5pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify; text-indent: 12.0pt;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAIy-OeziQdmQCbjd8K48XtEThjRudXpQCIfP0bLM1p_Q6Eau7kW8rdzpim2n_qQ-RehWKhfOPgOILz7Cjz3fRBYRGb1UMIdJuT7df6WFYNL1XhA_Yxh_lWrDTinxC5W_FHllZ5uWsTae7/s1600/1200px-Walden_Thoreau.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="950" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAIy-OeziQdmQCbjd8K48XtEThjRudXpQCIfP0bLM1p_Q6Eau7kW8rdzpim2n_qQ-RehWKhfOPgOILz7Cjz3fRBYRGb1UMIdJuT7df6WFYNL1XhA_Yxh_lWrDTinxC5W_FHllZ5uWsTae7/s320/1200px-Walden_Thoreau.jpg" width="190" /></a><span style="color: #222222; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 13.5pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Gelin bir günümüzü Doğa kadar incelikli bir şekilde yaşayalım. Bir
fındıkkabuğu ve demiryoluna düşen bir sivrisinek kanadı gibi yola
fırlatılmışçasına yaşamayalım. Gelin erkenden ve çevik bir şekilde kalkalım.
Kahvaltımızı tedirginlik içinde değil, keyifle yapalım. Misafirler gelsinler ve
gitsinler. Bırakın kapı zili çalsın ve çocuklar bağırışsın. Gün böyle sona
ersin. Neden kendimizi akıntıya bırakıp, sürüklenmemiz gerekiyor? Gelin akşam
yemeği denen, öğlen çemberi sığlığında, o berbat ve hızlı girdapta altüst
olmayalım. Bu tehlikeyi savuşturdunuz mu güvendesiniz demektir çünkü yolun geri
kalanı yokuş aşağıdır. Sabah zindeliğinde, kaskatı sinirlerinizle, kendimizi
Ulysses gibi direğe bağlayıp, yelken açacak başka bir yol bulalım. Eğer motor
ıslık çalıyorsa, bırakın acısından sesi kısılana dek çalsın. Çanlar çalıyorsa
neden koşmamız gerekiyor? Ne çeşit bir müziğe benzediğini düşünelim. Kendimizi
yatıştıralım ve ayaklarımızı fikirler, önyargılar, gelenekler, yanılgılar ve
görünümler çamuruna sokalım. Paris’ten
Londra’ya, New York’tan Boston ve Concord’a kadar, Kilise’den Devlet’e, şiirden
felsefeye ve dine kadar tüm yerküreyi kaplayan alüvyon batıralım ayaklarımızı. En
sonunda <i>gerçeklik </i>denilen noktaya en
dipteki sert ve kayalık böyleye ulaşana dek. İşte burası dediğiniz anda
kendinize bir <i>dayanak noktası</i>
bulduğunuzda yeniden başlayabilirsiniz. Sonunda akarsuyun, buzun ve ateşin
altında bir duvar, bir devlet ya da bir elektrik direği dikebilirsiniz. Belki
de oraya nehrin suyunu ölçmek için bir alet dikersiniz. Bir Nilölçer değil
Gerçekölçer. Gelecek nesillerin zaman zaman yükselen bu nehrin derinliğini
ölçebileceği bir alet. Eğer bir gerçeğin
tam karşında durur, onunla yüz yüze gelirseniz bir palaymışçasına her iki
yüzeyinin de parladığını görecek, kalbinizden, iliğinizden ve kemiğinizden
geçerek sizi ikiye böldüğünü hissedeceksiniz. Böylece ölümlü hayatınızı mutlu
bir sona kavuşturacaksınız. İster hayat olsun, ister ölüm sadece gerçekliğe
hasretiz. Eğer gerçekten ölüyorsak, boğazımızdaki hırıltıyı duyalım,
ellerimizin ve ayaklarımızın soğuduğunu hissedelim. Eğer yaşıyorsak, işimize
bakalım. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify; text-indent: 12.0pt;">
<span style="color: #222222; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 13.5pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Zaman, içinde balık tuttuğum bir nehir. Suyumu oradan içiyorum. İçerken de
kumlu zeminini görüyor ve ne kadar sığ olduğunu fark ediyorum. Cılız akıntısı
kayar gider ama sonsuzluğu kalır. İçebilirim daha derinleri, altımda çakıl taşı
yıldızlar. Sayamam hiçbirini. Bilmem alfabenin ilk harfini. Doğduğum gün kadar
bilge olmadığıma üzülürüm her an. Akıl bir balta, ayırıp, yarar yolunu tüm
gizemlerin. Ellerimi gereğinden fazla çalıştırmak istemiyorum. Kafam; hem elim,
hem ayağım. Hissediyorum kafamın içinde duruyor en büyük yeteneklerim.
Sezgilerim bana kafamın tünel kazamaya yarayan bir araç olduğunu söylüyor. Tıpkı bazı hayvanların burunlarını ve ön
ayaklarını kullanması gibi, ben de tepelerin arasından tünel kazabilmek için
kafamı kullanıyorum. En değerli cevherin yakınlarda bir yerlerde olduğunu
düşünüyorum. Çatal çubuğum ve ince ince yükselen buharla kararımı veriyorum.
Ben madenimi çıkartmaya buradan başlıyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify; text-indent: 12.0pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify; text-indent: 12.0pt;">
<span style="color: #222222; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 13.5pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> </span><span style="background-color: transparent; font-size: 18px;"><span style="color: #222222; font-family: Times New Roman, serif;"> Henry David Thoreau</span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 3.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 3.0pt; text-align: justify;">
<span style="color: #222222; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 13.5pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"> Türkçesi: Candan Selman<o:p></o:p></span></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-5859366919893110692017-12-05T01:43:00.001-08:002017-12-05T01:43:32.665-08:00Ve Hükmü Kalmayacak Ölümün<br /><div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwwwvsle1Fmi_HN6twRtkcHQq_MzZLVjCjCHm0w8vJKH4jyK5Yemghr5CxEVQ_mGUzMxM9jdY0fjKsZ2UPBt-doFnEn7GTw8JIuhMnHaRh5X6IHG8Z-vaARKHrumh26ypSB8F__RCTEYrM/s1600/a49ff01d96cb8e7753d9e8f9fc5527c6--black-white-photos-black-and-white.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="743" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwwwvsle1Fmi_HN6twRtkcHQq_MzZLVjCjCHm0w8vJKH4jyK5Yemghr5CxEVQ_mGUzMxM9jdY0fjKsZ2UPBt-doFnEn7GTw8JIuhMnHaRh5X6IHG8Z-vaARKHrumh26ypSB8F__RCTEYrM/s320/a49ff01d96cb8e7753d9e8f9fc5527c6--black-white-photos-black-and-white.jpg" width="215" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Ve hükmü kalmayacak ölümün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ölüler tek bir bedende birleşecek çırılçıplak<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Rüzgâra kapılmış adamla, batıdaki ayla;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kemikleri sıyrılıp
tertemiz olunca ve temiz kemikler yokluğa kavuşunca,<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Yıldızlar olacak tepeden tırnağa dirseklerinde ve
ayaklarında; <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Delirseler bile akılları başlarında, <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Denizin dibine batmış olsalar da çıkacaklar yüzeye; <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Aşıklar yitse de, aşk kalacak geride;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ve hükmü kalmayacak ölümün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve hükmü kalmayacak ölümün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kıvrılan dalgaları altında denizin <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Uzanıp yatanlar ölmeyecekler yel gibi;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
İşkencelerden bükülmüş kasları güçten düştüklerinde, <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kayışla bağlasalar da bir tekerleğe kopmayacaklar yine de;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Avuçlarında inanç
bölünecek ikiye,<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ve tek boynuzlu iblisler delip geçecek içeriye; <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Parça parça olsalar da kopup kırılmayacaklar; <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ve hükmü kalmayacak ölümün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve hükmü kalmayacak ölümün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ne kulaklarında çınlar martı çığlıkları <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ne de kıyıları döven dalga sesleri; <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Bir çiçek rüzgârda sürüklendiğinde <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kaldırmayacak başını yağmura belki hiçbir çiçek;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Delirseler ve ölseler de mıh gibi, <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Papatyalar arasından boy verecek kişilikleri;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Güneşe batacaklar, batıncaya dek güneş,<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ve hükmü kalmayacak ölümün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 11.5pt; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; margin-left: 70.8pt; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p> </o:p>Dylan Thomas</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Türkçesi: Candan Selman<o:p></o:p></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-14023866958392796342017-12-05T01:38:00.000-08:002017-12-05T01:38:20.130-08:00Güneyli Bir Melodiye Veda<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXPZwGzvOGqQ5JxBgtRR-Nh-luUbT8Xwh44BuvWrKK1AhrFVgNeHch81dJJKtJ3cD7O2UZ_vmWS7Ag8MQKG37QhsAXkd4saQJ6dIWFaQkgNtYsUtiDfghUDW2HnX6i-YcYDIDCxUYvNlXY/s1600/436x600_silvia_grav_bed_surrealism.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="436" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXPZwGzvOGqQ5JxBgtRR-Nh-luUbT8Xwh44BuvWrKK1AhrFVgNeHch81dJJKtJ3cD7O2UZ_vmWS7Ag8MQKG37QhsAXkd4saQJ6dIWFaQkgNtYsUtiDfghUDW2HnX6i-YcYDIDCxUYvNlXY/s320/436x600_silvia_grav_bed_surrealism.jpg" width="232" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rafa kaldırdığım yastığı yorganı <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Gün gelecek bir kez daha sereceğim. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Utanırken ben bir kez daha <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Kilitli mücevherimi açman için <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Beni usulca soymana izin vereceğim. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Tarif edemem asla <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
On binlerce yolu <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Tendeki şehvete açılan<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Seviştiğimiz zaman.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-family: "Calibri",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">Huang E</span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Türkçesi: Candan
Selman<o:p></o:p></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-3216602916889580412017-12-05T01:34:00.002-08:002017-12-05T01:34:11.367-08:00Sürgün <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikGy4F12BjMFsTFitzoPmuC_xDAI74N4fETzrg2p67KdbNjEs77_2jujo1mDeG6X0pJXDb8uGfwDmZnqVkUSmANdsC8Vi1hH1jyNH9qPjCqbkzwEyV2e1hNT4zuhcL8zJ3r0C7bp684ZSF/s1600/our_last_lovesong_by_mrs_white-dbaqf3r.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="300" data-original-width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikGy4F12BjMFsTFitzoPmuC_xDAI74N4fETzrg2p67KdbNjEs77_2jujo1mDeG6X0pJXDb8uGfwDmZnqVkUSmANdsC8Vi1hH1jyNH9qPjCqbkzwEyV2e1hNT4zuhcL8zJ3r0C7bp684ZSF/s1600/our_last_lovesong_by_mrs_white-dbaqf3r.jpg" /></a></div>
<h5>
<br /></h5>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ellerim dokunmadı zevke senin ellerinden beri</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Hayır, dökülmedi dudağımdan bir gülüş senden sonra <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ve uzaklığın arttığı günden beri <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Sessizlik kırık bir deniz kabuğu aramızda. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Katlanır aşk açlığa ve yalnızlığa yine de,<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Bir kumrunun kanatları çarpıyor kalbimde her gece <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Dalgalanır kibarca taktığın yüzük parmağımda <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Üstündeki aşınmış mavi taş parladı daha da.<span style="font-size: large;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="aCxSpFirst" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="aCxSpMiddle" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="aCxSpMiddle" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: "Garamond",serif; font-size: 13.0pt; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">Hart Crane </span></div>
<div class="aCxSpMiddle" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<i><span style="font-family: "Garamond",serif; font-size: 13.0pt; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin;">Türkçesi: Candan Selman</span></i></div>
<div align="left" class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-38658337045354798362017-12-05T01:25:00.000-08:002017-12-05T01:25:46.711-08:00Geniş Hazırla Bu Yatağı <div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBoBcWPyhoTtwlnBqxnCYEbWeYaGxg-MJVJ9-1DMrn3Jj5B0XipAg7vAqmDbG8rhfk6VWwqLNjt8lVR1mpXSzGDrcj1Q_g-gDQobO_TEiGGAfByWcIuQZ0xwPGRq4OouwTe20SdaxEf4V9/s1600/a-different-kind-of-dreamer.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="806" data-original-width="1000" height="257" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBoBcWPyhoTtwlnBqxnCYEbWeYaGxg-MJVJ9-1DMrn3Jj5B0XipAg7vAqmDbG8rhfk6VWwqLNjt8lVR1mpXSzGDrcj1Q_g-gDQobO_TEiGGAfByWcIuQZ0xwPGRq4OouwTe20SdaxEf4V9/s320/a-different-kind-of-dreamer.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Geniş hazırla bu yatağı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Huşu içinde hazırla; <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Kıyamet kopana kadar bekle içinde<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Kusursuz ve zarif.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Şiltesi düzgün olsun<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Yastıkları yuvarlak <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Güneşin sarısı <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Dağıtmasın orayı bağırarak. </span><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><span style="font-size: 18pt; line-height: 27.6px;">Emily Dickinson<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Türkçesi: Candan
Selman<o:p></o:p></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3576824611688982030.post-87772760959085441752017-12-05T01:20:00.002-08:002017-12-05T01:20:22.877-08:00Evrenin Işığıyla Oynuyorsun <h5>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2-PfzFhVB53buT__7JflOt9dMh3vKHPpwspgVHs_nmPSEKYEmeYKkx4XlYJFhr4-2RwnBuUBEIFljNFKZJfWVQ8bpEv9OB_KkAOU58cHg_mCwBcQnfJs9AqdCivX7EiITcyU1gHzuKthL/s1600/selves_lacquer_pearl5464.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="379" data-original-width="781" height="155" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2-PfzFhVB53buT__7JflOt9dMh3vKHPpwspgVHs_nmPSEKYEmeYKkx4XlYJFhr4-2RwnBuUBEIFljNFKZJfWVQ8bpEv9OB_KkAOU58cHg_mCwBcQnfJs9AqdCivX7EiITcyU1gHzuKthL/s320/selves_lacquer_pearl5464.JPG" width="320" /></a></h5>
<h5>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Evrenin ışığıyla oynuyorsun her gün.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Görünmez bir konuk, çiçeğe ve suya gelen <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Sıkıca kavradığım o beyaz baştan çok daha fazlasısın.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Bir salkım meyve her gün ellerimin arasında. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Kimselere benzemez oldun, seni sevdiğim günden beri<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">İzin ver sereyim altına sarı çiçek çelenkleri <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Kim yazıyordu güneyin yıldızları arasına adının harflerini
dumanla? <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">İzin ver anımsayayım seni,
bugün gibi, hiç olmadığın günden beri. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Aniden rüzgâr uğulduyor ve çarpıyor kapalı pencereme. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Gökyüzü hayali balıklarla tıka basa dolu bir ağ. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Rüzgârlar er geç, varacak buraya dağıtacak her birini. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Yağmur çıkarıyor elbiselerini. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Kuşlar geçiyor, kaçışarak. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Rüzgâr. Rüzgâr. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">İnsanın gücüne karşı direnebilirim sadece <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Fırtına savuruyor kopkoyu yaprakları<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Ve çözüyor dün akşam göğe demir atan bütün kayıkları. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Buradasın. Ah, kaçıp gitmedin.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Yanıt oldun son çığlığıma
<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Korkmuş gibi sarıl bana.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Yine de bazen gözlerinden geçip gidiyor yabancı
gölgeler. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Şimdi, şimdi de, küçücüğüm, bana hanımelini getirdin<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Ve göğüslerine bile sinmiş kokusu. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Hüzünlü rüzgâr dolanıp, katlederken kelebekleri <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Dişliyor erik ağzını mutluluğum ve seni seviyorum. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Nasıl da acı çektin alışırken bana, <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Benim yaban, yalnız ruhuma,
herkesi uzağa kaçırtan adıma. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Öperken birbirimizin gözlerini, pek çok kez şahit olduk,
sabahyıldızının yanışına, <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Ve başımızın üzerinde dönen yelpazelerde aralanan gün
ışığına. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Sözcüklerim düşüp, yağdı üzerine, yıkadı seni. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Uzun zamandır seviyorum güneşte yanmış sedef bedenini. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Tüm evrenin sahibi senmişsin gibi geliyor bana. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Getireceğim sana dağlardan neşeli çiçekleri,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"> Yaban sümbüllerini,
kopkoyu fındıkları ve öpüş dolu kır sepetlerini. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">Seninle, yapmak istiyorum <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;">İlkbaharın kiraz ağaçlarıyla yaptığı şeyi. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="aCxSpFirst" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="aCxSpMiddle" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-weight: normal;"><span lang="RU" style="font-family: "Arial Narrow",sans-serif; font-size: 12.0pt;">PABLO
NERUDA</span><span style="font-family: "Garamond",serif; font-size: 13.0pt; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-size: 11.0pt; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-theme-font: minor-latin;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="aCxSpMiddle" style="margin-left: 35.4pt; mso-add-space: auto; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="aCxSpLast" style="margin-left: 141.6pt; mso-add-space: auto; text-align: justify;">
<i><span style="font-family: Garamond, serif; font-size: 13pt; font-weight: normal;">Türkçesi: Candan Selman<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
</h5>
Candan Selmanhttp://www.blogger.com/profile/00502275279242221831noreply@blogger.com0