733-804 yılları arasında yaşayan Lu Yu, Çin’de
halen “Çay Tanrısı” olarak anılıyor. Yetim bir çocuk olan Lu Yu üç yaşında
manastıra teslim edilir. Burada aldığı
Zen Budizm’ine ait öğretiler onun ilgisini çekmez. On iki yaşında manastırı terk ederek gezici bir tiyatroya katılır. Burada hem
komedyen olarak rol yapar hem de üç tane komedi oyun yazar.
Genç yaşlarından itibaren çay kültürüne ilgi
duyar. Tiyatro grubundan ayrılıp, yerleşik bir düzene geçen Lu Yu, 760 yılından 780’e kadar yirmi yıl boyunca Çin’in
vazgeçilmez içeceği “çayı” araştırır ve “Çay Geleneği” adındaki anıtsal kitabı
yazar.
Hayatta iki büyük aşkı vardır; çay ve şiir.
Ülkesinde gezer dolaşır ve suların tadına bakar. Sonunda ideal çayın
yapılabilmesi için gerekli suyu Yangzte Nehri’nin batısında bulur.
Genelde doğayı betimleyerek yazdığı şiirleri, titizlikle incelediği çay kadar
lezzetlidir.
Yağmur
Çatlarken koza
Belirir ışıklar alacakaranlıkta,
Siler süpürür dünyayı
İnerken göğün güçlü okları.
Cibinlikten süzülür ışık
Tan vakti düşlerine
Pirinç ısıtırken tatlı çimenleri
Buğulanıyor baharın elbiseleri.
Havuzdaki balık kamçılıyor kuyruğunu
Yetişmek için oluğa.
Dalyanları aşıp yutuyor; mesafeyi, döngüyü
Kanatlara dokunuyor, geri dönüyor.
Taç yaprakları sadece düştü
Henüz sürüklenmedi,
Ama yeni açan ıslak çiçekler kırmızıya boyuyor dalları
Güvendiğim anda.
Lu YU
Lu YU
Çeviri:
Candan Selman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder