Yukio Mishima; Japonya’nın en çok tartışılan, en ilginç
yazarlarından biri. 1925 doğumlu yazarın gerçek adı Kimitake Hiraoka. On iki
yaşına kadar babaannesiyle büyüyen Mishima’nın çocukluğu kız arkadaşlarıyla
oyuncak bebeklerle oynayarak geçer. Samuray kökenli bir aileden gelen
büyükannenin yanından ayrılıp anne ve babasının yanın giden Mishima burada da
sağlıklı bir çocukluk dönemi geçiremez. Babası sert bir disiplin altında oğlunu
yetiştirmeye çalışırken, annesi ona bir sevgili gibi davranır. Eşcinsel
eğilimleri olan Mishima’nın annesiyle ensest ilişki içerisinde olduğu
söylentileri hayli fazladır. Yaptığı evlilik ise hasta annesine bir bakıcı
bulma amacı doğrultusundadır. İlk mastürbasyonunu Aziz Sebastian’ın oklara
hedef olmuş görüntüsünün bulunduğu tabloya bakarak yapan Mishima, daha sonra
1968 yılında Rampo Edogawa’nın romanından uyarladığı Kurotokage (Siyah
Kertenkele) adlı filminde kendini Aziz Sebatian rolüne sokar.
Hayatı boyunca samuray değerlerini savunan yazar, 1970’de
yarı askeri bir örgüt olan Tatenokai üyelerinden dört yoldaşıyla birlikte
Japonya Silahlı Kuvvetlerinin Tokyo’daki bir kampını ziyaret ederek komutanı
esir alırlar. İmparatorluğun hakları üzerine yazdıkları bir manifestoyu okurlar
ve ardından Mishima, seppuku yani hara-kiri yöntemiyle intihar eder. Tatenokai
üyelerinden biri olan Hiroyasu Koga ise intiharın tamamlanması için Mişima'nın
başını kılıçla keser.
Hayatı boyunca üç kez Nobel Edebiyat ödülüne aday
gösterilmiş 143 öykü, 20 roman, 52 oyun ve 13 makale yazmıştır Yukio Mishima;
Japonya’nın en çok tartışılan, en ilginç yazarlarından biri.
Yazarlığın yanı sıra tiyatro yönetmenliği, aktörlük,
müzisyenlik, dövüş sanatları ve mimariyle ilgilenen Yukio Mishima’nın başlıca
eserleri:
Bir Maskenin İtirafları/ 1949
Aşka Susamak/ 1950
Yasak Renkler/ 1953
Dalgaların Sesi/ 1954
Golden Pavilion Tapınağı/ 1956
Kyoko’nun Evi/ 1959
Şölenden Sonra/ 1960
Denizi Yitiren Denizci/1963
Yaz Ortasında Ölüm /1966
Kaçak Atlar /1969
Şafak Tapınağı /1970
Tartışmalı yazar Mishima’nın tartışmasız en güzel
öykülerinden biri, “Yaz Ortasında Ölüm” kitabından “Üç MilyonYen” öyküsüdür.
Asuka’da yaşayan Kenzö ve Kiyoko fakir ve tutumlu bir çifttir. Muhabbet tellalı
bir kadınla buluşup, ilk defa yapacakları bir iş hakkında konuşacaklardır. Her
bakımdan doğru bir hayat yaşayan karı koca gecenin geç saatlerinde bir grup
yaşlı ve zengin kadının önünde onları eğlendirmek için para karşılığı
sevişeceklerdir. Okuyucu olarak öykünün sonuna kadar bu yaşanacak gerçekten
habersiz karı kocanın bir alışveriş merkezinde vakit geçirmelerine tanık
oluruz. Zaman zaman Kiyoko huzursuzluğunu ele verir, korktuğunu ve utandığını
belli eder. Aynaların önünden geçerken ve karanlıkta kendini çıplak hisseder. Karısına
göre daha çocuksu bir yapısı olan Kenzö tüm öykü boyunca onu geceye hazırlamaya
ve rahatlatmaya çalışır. Eğlence merkezinde hazırlanmış gösterileri seyretmek,
bir şekilde gösteri olacakları saatlere alışma çabasıdır. Eğlence, umut ve
zenginliğin simgesi olan neon ışıkları tüm şehri olduğu gibi pagodayı da
aydınlatmaktadır. Saflığın, umudun ve güzelliğin simgesi olan pagoda öykünün
sonunda karanlığa gömülür. Geleneklerine bağlı bir yazar olan Mishima “Üç
Milyon Yen” öyküsünde para yüzünden değerlerini kaybeden Japon toplumunu
eleştirir. Fakirler fahişeye dönüşürken, zenginler de sapkın hale gelir. Şans
için satın aldıkları kraker Kiyoko ve Kenzö’ya mutsuzluktan başka bir şey
getirmez. Öykünün başından sonuna kadar yapacakları işten huzursuzluk duyan Kiyoko,
öykünün sonunda kocası Kenzö’dan daha güçlü görünür. Parayı parçalayamayan
Kenzö, para yerine krakerleri parçalamaya çalışır. Ama kir bir kere üstüne
bulaşmıştır.
Candan Selman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder